...
Bir lisan, bir insan demekti. Mîr Celadet, bir dilin savaşını değil bir insanlık savaşı veriyordu.
Kimdir bu Celadet?
Binlerce yıldır Mezopotamya'yı ekip biçen, Asur'a Pers'e göğüs geren, Zagros'un, Cudî'nin, Ararat'ın, Kurmênc'in öz çocuklarının dil süvarisi...
Yaşamı sürgünler, baskılar ve tehditler altında geçen, yine de durmayan, dedesi
Musa Anter, Nusaybin'de bir köy olan Zivingê(Eski Mağara)de doğdu. Nüfustaki ilk doğum yılı 1924 olarak kayıtlıydı. Ancak ilkokula yazılabilmek için yaşı büyütüldü ve 1920 yapıldı. 1917 ile 1920 yılı arasında doğduğu bilinse de, 1920 yılı onu doğum yılı olarak kabul edilir. Hangi yıl olursa
Kürtçe'nin babası olarak bilinen Mîr Celadet'in bu kitabı Kürtçe'yi öğrenmek, bilmek, daha iyi yazabilmek istiyorum diyenler için çok yararlı bir kitap.
Günümüzde Kürtçe eğitiminin alınamaması malesef ki Kürtçe konusunda bir çok Kürt'te bile eksiklikler yaratıyor. Kürtçe konuşurken kullanılan Arapça, Farsça, Türkçe -özellikle lı,li ve mış,miş- eklerinin kürtçe kelimelerinin sonuna getirildiğini mutlaka fark etmişsinizdir. Bu kitabı okumak sizi bu eklerden de kurtaracaktır :)
Kürtçe-Türkçe anlatımıyla çok basit ve anlaşılır olan bu kitapta Kürtçe gramer hakkında da detaylı bilgilere sahip olacaksınız.
Kürtçe konuşup, yazamayanlar için harika bir kitap.
Anlıyorum, ama konuşamıyorum klişelerine sahip arkadaşlar sizi bu klişeden kurtarmanın en güzel yolu bu kitap. :)
Ve tabi ki Kürtçe konuşabileceğiniz, pratik yapabileceğiniz bir arkadaşınızın olması sizi daha çabuk ilerletir. Ama tabi ki bu arkadaşınız -mış,miş eklerini kullanan bir arkadaş değilse. :)
Kürtçe GrammerCeladet Alî Bedirxan · Avesta Yayınları · 200950 okunma
kürt edebiyatı denilince "mehmed uzun" dışında kimse kürtçe yazmadı sananlar ve kürt edebiyatı denilince akıllarına "ahmed arif" ile "yaşar kemal" gelenlere umarım birazcık da olsa faydası olur bu listenin.
ayrıca bir türk olarak söylemek gerekirse 1000 yıldır beraber yaşadığımız bir ırkın edebiyatını bilmemek
Şunu çok iyi anladım ki, Kürt edebiyatı denince akla ilk gelen şey sürgündür. Ne bedeller ödediklerini okuyunca bu güzel insanların; eserlerinin muhakkak okunması gerektiğinin bilinci, daha bir harlanıyor içimde. Bu tür kitaplara 'kim bilir ne derdi var' diye başlarım. Tasası sonradan gelir.
Bazen 'Laiklik' ilkesinin, "Hukuk" ve
Anlatılan tüm o sevda dolu mektuplar...
Milena'yı dillere pelesenk eden Kafka
Frida'nın Diego Rivera'sı
Leyla'sına güneş olmak isteyen Ahmed
Nazım'ın aldattığı Piraye'si
mektuplarınız elbette, en azından birinizi avutmuştur...
Peki ya Mustafa Kemal'e yazılan bu mektup kimi avutmuştur?
Defalarca sürgün edilen bir yaşam...
Demokrasi ve laiklik