Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
🌼 Kafamın içindekileri söylemeye cesaretim yokken, beynimin içinde hep "bir küçücük aslancık varmış-kırlarda koşar koşar oynarmış. Annesi onu çok severmiş, sen benim ca ca canımsın dermiş" şarkısı çalıyordu. Yol uzundu ve yağmur yüzüme yüzüme yağıyordu. Aklımda sadece annem vardı. Koşup ona sarılmak ve tüm pürüzlerimden arınmak istiyordum. İnsanın zor zamanlarında; kendini temize çekmek için koşup sarılacağı bir annesi olması çok önemliymiş...🫠
“Ben ucuz bir romandım. Hayır, kötü bir edebiyatın bile bir gerçekliği vardı: Can sıkıcı taklitçilikleri bile benden gerçekti. Ben yoktum; hatta ben yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeydim; kelimeler bile yan yana gelerek beni tamamlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, biri içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. (Bu sözleri başkalarıyla paylaşmaya razıydım. Başka çarem yoktu.) Kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım. (Olumlu durumları aklıma getirmeye cesaretim yoktu.) Sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum.”
Reklam
Birden rüyamda bir ateş bulutu geldi bana doğru. Bulutun içinde, bakarken korku yaratan ama kendi içinde garip sevinç belirtileri gösteren, yavaşça şekillenen bir adam belirdi. Onu tanıdım. Aşktı o. Tam olarak benim üzerimdeki haklarını talep etmeye geliyordu. Ego dominus tuus: Senin efendin benim. Bana tapmalısın, yalnızca bana. Bunu söylediğinde cevap verecek ne cesaretim ne de fırsatım vardı. Aşkın kollarında uyuyan, kırmızı bir örtüyle sarılmış, çıplak bir kadının vücudu vardı. Ve selamlamasıyla bana bu kadar çok mutluluk veren o kişi olduğunu hemen anladım. Aşk bir elinde alev alev yanan bir şey gösterdi bana ve "Görüyor musun, bu senin yüreğin," dedi. Kadın uyandığında, onu kadının ağzına götürdü, kalbim onun yiyeceğiydi. Sonra birden aşkın yüzündeki o sevinç kayboldu, hazin gözyaşlarına boğuldu ve kollarındaki kırmızı örtüye sarılı kadını kavrayarak onunla gökyüzüne doğru uçtu.
Hayaliyle Sevmek
Şuan ne yapmaya çalışıyorum? Yorgunum, hastayım, bitkinim… Taşıyamayacağım yüklerin altında eziliyorum. Bazen yaşamın içinde olmak gerek. Yaşam dediğin nedir ki? Nasıl içinde olmalı? Ben büsbütün dışındayım. Eksik bırakılmışım, farkındayım. Bu farkındalık da fazla artık. Bir kuş olsaydım, kanatlarımı çırpsaydım ve kaçsaydım buralardan. Neden bir
_Cumhuriyet, erdemli insanların yönetimidir. _Bir kişiye yapılan haksızlık, tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir. _Hür bir milletin kurtarıcısı olabilir. Köle bir milletin ise başka bir efendisi çıkar ortaya. _Sadece mutlu olmayı istesek kolay olacaktı ama biz başkalarından daha mutlu olmak istiyoruz. Bu da oldukça zor, çünkü onları daima
“Ben ucuz bir romandım. Hayır, kötü bir edebiyatın bile bir gerçekliği vardı: Can sıkıcı taklitçilikleri bile benden gerçekti. Ben yoktum; hatta ben yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeydim; kelimeler bile yan yana gelerek beni tamamlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, biri içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. (Bu sözleri başkalarıyla paylaşmaya razıydım. Başka çarem yoktu.) Kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım. (Olumlu durumları aklıma getirmeye cesaretim yoktu.) Sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum.”
Reklam
Ben ucuz bir romandım. Hayır, kötü bir edebiyatın bile bir gerçekliği vardı: Can sıkıcı taklitçilikleri bile benden gerçekti. Ben yoktum; hatta ben yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeydim; kelimeler bile yan yana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. (Bu sözleri başkalarıyla paylaşmaya razıydım. Başka çarem yoktu.) Kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım. (Olumlu durumları aklıma getirmeye cesaretim yoktu.) Sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum.
Sayfa 66 - İletişim Yayınları
Yağmurlu bir ekim günü, Cebimde ıslanmış bir mektup, Zar zor toparlamışım kendimi, Sol yanım alev, alev, Seni bekliyorum okul bahçesinde, İçimde deli bir cesaretle, Hayatım boyunca unutamayacağım O ses yankılanıyor uzaklardan ve gittikçe yaklaşıyor, Merdivenlerde bir koşuşturmaca, Acı siren sesleriyle bir ambulans geliyor okulun bahçesine,
Bir hayvanın sorumluluğunu üstlenmek, onunla ilgilenmek gibisi yok. Hayat enerjisi veriyor, onunla dertlerimi paylaşabiliyorum, birlikte şarkılar dinliyoruz, yemek yiyoruz. Fıstıkçığım, birtanem benim. Ve Boncuğum, tatlı kızım. Muhabbet kuşlarım. Bugün bir kediciği sevdim, tüylerini okşadım. Ve kitap okumaya başlamışken baktım bir köpek geldi. Gülümsedim, gel dedim. Hemen geldi, beyaz tüyleri ve yer yer siyah benekleri vardı, sağlıklı görünüyordu iyi bakılıyor anlaşılan. Ben onu sevdikçe o da sevgisini daha fazla gösterdi. Tabi bir köpeği sevmek konusunda çok cesaretim olmadığını da söylemeliyim.Bir de bir tane yavru da peşinden geldi. Biraz afacan, yerinde duramıyor. Böyle işte, bir hayvanı sevmek, başını okşamak, onunla tatlı tatlı konuşmak günümü güzelleştiriyor. 25/09/23
■Okul Bahçesi
Yağmurlu bir Kasım günü, Cebimde ıslanmış bir mektup, Zar zor toparlamışım kendimi, Sol yanım alev, alev, Seni bekliyorum okul bahçesinde, İçimde deli bir cesaretle, Hayatım boyunca unutamayacağım O ses yankılanıyor uzaklardan ve gittikçe yaklaşıyor, Merdivenlerde bir koşuşturmaca, Acı siren sesleriyle bir ambulans geliyor okulun
Reklam
"Bir kenara ittiler beni; işimiz acele, seni bekleyemeyiz dediler. (Oysa yıllarca beklemişlerdi beni, acele ettikleri söylenemezdi.) Bu kötü hayatı sanki doğmadan önce de yaşamıştım; kendime yakıştırdığım yaşantıları doğmadan önce de okumuştum. Kötülüklerimin bile kendime, öz varlığıma ait olduğuna inanmıyordum, Belki yüzyıllardır, yüzbinlerce insan böyle kasvetli bir tabiatın ortasında, gizli mezheplerden tehdit mektupları alıyordu. Geçmişimi pek iyi bilemiyordum, bu insanları belli belirsiz hayal edebiliyordum; fakat, bir noktayı çok iyi biliyordum: Onlar bu olayı da değerlendirmesini bilmişler, gerçekten korkmuş, gerçekten acı çekmişlerdi; gerçekten çaresiz ve yalnız kalmışlardı. Ben ucuz bir romandım. Hayır, kötü bir edebiyatın bile bir gerçekliği vardı: Can sıkıcı taklitçilikleri bile benden gerçekti. Ben yoktum; hatta ben yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeydim; kelimeler bile yanyana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. (Bu sözleri başkalarıyla paylaşmaya razıydım. Başka çarem yoktu.) Kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım (Olumlu durumları aklıma getirmeye cesaretim yoktu.) Sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum."
Sayfa 66 - İletişim Yayınları-58.baskı, Korkuyu BeklerkenKitabı okudu
241 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.