Bu adam Ankara "Sevgi" (!) hastanesinin sahibiydi ..
İtli Müdürlü unuttuğum oldu. Esad Oktay Yıldıran'dı, değil mi? Evet, bir kuduz Doktor Orhan Özcan vardı bir de. Duyurulunca gelir, aç susuz koğuşta yerlere serilmiş tutukluIara bakar. Yavrum ne oldu bunlara? Komutanım, bilmiyoruz, hastalar. Vah vah vah. Çekin ayaklarından, koridora çıkarın şunları. Hah şöyle, üst üste yığın. Bu adamlar susuz yavrum. Bidonları boşaltın üstlerine.
Sayfa 36 - Ayrıntı Yayınları 1. Baskı 2014
Aynı gece Yusuf Elka'yla kaldığı otel odasına gelir. İkisi de ilk kez bütün dünyayı ve yaşanmış her şeyi unutup sadece o anı yaşamaya çalışırlar. Konuşulan her şey iyi ve güzel olana dair, çıkarsız ve kaygısızcadır. Yatağın her iki ucuna uzanmış, birbirlerine dönmüş konuşmaktalar. ELKA: Peki daha önce hiç başkası ile sevişmedin mi? Yusuf cevap vermez. Ama Elka cevabının olumsuz olduğunu anlar. ELKA: Peki sevgilin de mi olmadı hiç? YUSUF: Oldu. Cezaevine girmeden önce. Onunla aynı üniversitedeydim. ELKA: Nerde o şimdi peki? Görüşmüyor musun? YUSUF: Evlenmiş. Geçen haber aldım. Bir taraftan da şarap içmektedirler. Elka ona az içmesiyle ilgili uyarılarda bulunmayı ihmal etmez. ELKA: Neyse, sen biraz az iç. Bana bakma. Yatakta uzanmış halde konuşmaya devam eder. Bir an sessizleşirler. Elka iki eliyle Yusuf 'un yüzünü elleri arasına alır, daha önce hiç kimseye dokunmamış gibi şefkatle parmaklarını yüzünde dolaştırır. sonra ikisi yan yana uzanırlar. Yusuf bu sefer ellerini Elka'nın yüzünde çekinerek dolaştırır. Yan yana, cenin pozisyonundaki iki bebek gibi kıvrılmış bir halde birbirlerine sokulurlar. Kamera tepeden aşağıya doğru kayarken Elka Yusuf'un üzerindeki"leri çıkarır, Yusuf da Elka'nın üzerindekileri çıkarır... Aşklarının bir geleceği olmadığını bilseler de sadece o anı yaşamaya çalışırlar. Birbirlerini incitmekten korkarcasına kendilerini ateşli bir sevişmenin kollarına bırakırlar.
Sayfa 63 - Ve YayıneviKitabı okudu
Reklam
Megafonlu adamlardan biri, bir gün şöyle bağırdı: "Bu filmde çok ağlayacaksınız. Bu filmde o kadar ağlayacaksınız ki, bu filme gelirken bir mendil yetmez, on mendil getiriiin." Bu sözleri duyan kadınlar işi gücü bırakıp koşa koşa o filmi izlemeye gittiler. Mendilli reklamın tuttuğunu, bu şekilde reklamı yapılan filmin iyi iş yaptığını
Sayfa 37 - MetisKitabı okudu
Dalından kopan yaprağın akibetini rüzgar tayin eder...
226 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel diyebileceğim bir araştırma eseri. Yazar, Hürriyet Gazetesi yazarı olan Çetin Emeç cinayeti ile ilgili yaptığı araştırmaları belgelere dayanarak detaylı bir şekilde anlatmış. İslami Hareket örgütü ve Suriyeli bir iş adamı olan Muhammed Celal Zehebi'nin olayla ilişkisi, Zehebi'nin yurt içi ve yurt dışı altın ve döviz kaçakçılığı, Çetin Emeç'in kendi hayatı ile ilgili bazı köşe yazıları mevcut. Bazı yerlerde emniyet ifadeleri tekrar tekrar yazıldığından sıkıcı olsa da insanı bilgilendiren bir eser.
Öldürün O Gazeteciyi
Öldürün O GazeteciyiTuncay Özkan · Ümit Yayıncılık · 199414 okunma
Cumhuriyet döneminde medeniyet tarihimiz ile olan ilişkimiz koparıldığı gibi, kişisel tarihimiz de parçalandı. Ailelerimizin soyadlarına bakalım. Bu soyadların çok azı süreklilik arzeden, bizim tarihimizi gösteren soyadlarıdır. Geri kalanların çoğu cahil nüfus memurları tarafından konulmuş, yanlış yazılmış, saçma isimlerdir. Mesela ülkemizde en çok kullanlan soyadlarına bir bakalım: Yılmaz, Kaya, Demir, Şahin, Çelik, Yıldız, Yıldırım, Öztürk, Aydın, Öz--demir, Arslan, Doğan, Kılıç, Aslan, Çetin, Kara, Koç, Kurt, Özkan ve Şimşek. Bütün soyadlarına saygılıyız, ama Allah aşkına bunların hangisi size bir tarihî derinlik bildiriyor? Hayvan, metal, maden adlarıyla nereye kadar?
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
263 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.