Böylece koşup duruyordum, her zaman dolu, ama hiçbir zaman doymamış biçimde, nerede duracağımı bilmeden, ta ki müziğin durduğu, ışıkların söndüğü güne, daha doğrusu geceye kadar.
Hiçbir şey değildim ben, bana bağlanmaya değmezdi, yaşamım başka yerdeydi benim, günlük mutluluktan nasibi yoktu bu yaşamın, oysa bu mutluluğu belki her şeye yeğlerdim, ama işte, iş işten geçmişti artık.
Vıcık vıcık yüzeysellik yayan şu "kişisel gelişim" kitaplarının bağırıp durduğu "İstersen yaparsın!" sözü tam bir kandırmacaydı. İnsan ancak yapabileceğini isterdi. "İstemek" kavramı, "dilemek"ten ve "hayallere dalmak"tan farklı bir şeydi. Bedelini göze almakla, gereğini yapmakla ilgili bir şeydi.
çatırdamalıyım
kırılmalıyım
darbeler almalıyım
kapanan her yerimi açmalı
beni benden çıkaracak
gizli kapıyı bulmalıyım
beni tutup sarsacak
ortadan ikiye ayıracak
nefes aldığımı hatırlatacak
bir şeyler bulmalıyım
-artık bu hissizlikten sıyrılmak istiyorum