"Başınıza bir şeylerin gelme ihtimalinden korksanız da eğer elinizde kaybetmeye değer gördüğünüz bir şey yoksa size sunulan herhangi bir tekliften daha cazip hiçbir şey olamazdı.
Çünkü bu dünyada hala yaşamaya devam eden her insan kalbinin derinliklerinde cüzi bir miktar umut barındırırdı."
O kadar tatlı ve güzel bir eser okudum ki her yaşta okuyucu kitlesine hitap etmesinin yanı sıra okuyan her insanda hayatı ile ilgili karar almasını ve kendi iradesinin farkına varmasını sağlıyor. Mutluluk bizim elimizde mi? sorusunun cevabını keyifle alıyoruz kitapta.
Gönülden tavsiye ettiğim eşsiz eserin konusuna gelelim:
Cihan yedinci kez işten kovuluşunun ardından cebinde kalan son ekmek parasını da karısına para götürebilmek umuduyla piyango oynar, sonrası karşısına esrarengiz bir adam çıkar. İki çuval çıkarır adam biri hasır biri kırmızı. Kırmızıda hayatımızda istenilen, hasırda istenilmeyenler vardır.
Başına gelen olayda inanılması güç olan bu seçimi yaparken Cihanın kafası karışır, adamla yolculuğa çıkar, mekanları olan İstanbul Palasa geldiklerinde kendisi de dahil dokuz mutsuz kişinin toplandığını görür.
Onu buraya getiren Gece adlı adam ve Patron dedikleri kadın onlardan dört haftalık bir döngü içinde her hafta için çuval seçimi yapmalarını ister.
Hayatlarında farkında olmadıkları güzellikleri fark edebilecekler mi?
Sonunda hayalperest ve mutsuz bu dokuz kişi mutluluğu bulabilecek mi?
Kitabın sonu beni oldukça şaşırttı, 142 sayfa ama bitmesin istedim elimden bırakamadım. Yazarın mutlaka bir başka eserinin takipçisi olacağım, hayatıma farkındalık katan eserler arasında yerini aldı.