Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
New Scientist dergisi Sally Jones ve Nick diye isimlendirilen (isimler özel hayatı korumak için değiştirilmiş) bir kadın ve oğlunun ilgi çekici hikayesini anlatıyor. Nick, konuşmaya ilk başladığı andan itibaren bir kız olduğunda ısrar ediyordu; beş yaşındayken "Tanrı bir hata yaptı." açıklamasını yaptı. Düzen­li olarak kız gibi giyiniyordu ve ereksiyon olduğunda derisini sertçe tırmalamaya başlıyordu. 2006'da yani on üç yaşındayken, Sally Nick'i, penisini kesip almak üzere bir bıçak tutarken bul­du. Nick'in tanısı cinsiyet kimliği bozukluğuydu (Gender 1-dentit y Disorder- GID); bu durum, birisinin fiziksel cinsiyeti ile kendini gördüğü cinsiyet arasındaki bağlantısızlık anlamına gelen, nadir görülen ancak çok travmatik bir durumdur. Bu tanı, ortada fiziksel veya genetik bir tutarsızlık olmadığında, kopukluğun yalnızca vücut ve beyin arasında olduğu durum­larda konur. Cinsiyet kimliği bozukluğu, bireylerin öz kimlik algılarıyla ilgilidir. "Ben kimim?" sorusuna verilen yanıtın bir parçasıdır. Bir biyolog ve New Scientist'de editör olan Alison George, şunları yazdı: Peki GID nedir? Etkilenen çocuklar, kendi cinsiyetlerinin oyuncaklarını, aktivitelerini ve giyim tarzını reddetse de, kesinlikle erkeklerin kadınsılaşması veya kızların erkeksi­leşmesi durumu değildir. GID'li erkekler, penislerinin iğ­renç olduğunu ve yok olacağını ileri sürer. Kızlar genelde, bir penislerinin çıkacağını iddia eder; göğüslerinin büyü­mesini ve adet olmayı istemezler. Cinsiyet kimliği, temelde kişinin hem biyolojik cinsiyet hem de cinsel yönelim açısın­dan kendini nasıl gördüğü ve tanımladığıdır.
sayfa 148-149, alfa yayınları
Yaptığım araştırmalarda Richard M. Valeliy'nin ilginç bir makalesi ile karşılaştım, ana hatları aşağıda sunuyorum.” 20. yüzyılın ortalarına kadar (1950'ler) cinsel yönelim Amerika'da politika hayatının ilgi alanı olmamıştır. Fakat aniden, 10-15 senede (takriben 1940-1955 arası), politikacılar ve bürokratlar, bir milli cinsellik
Reklam
Bu hanımefendi Hepimizi Temsil ediyor, sanırım. Milli Tekvandocu bir BAŞIÖRTÜLÜ hanımefendi Eşcinsel olduğu iddia edilen bir voleybolcuya getirilen eleştirilere cevap vermiş: "Sporcuların cinsel yönelim tercih ya da dini tutumlarını bir kenara bırakıp sadece başarılarını tebrik etmek çok zor olmasa gerek" demiş. BU ablanın tavrı, bize
Eşcinsel Olmayan Eşcinsel Nedir? Psikologların çoğu bu cinsel azınlıkla ilgili çok az şey bilmek- tedir. Cinsel yeniden yönelim terapisine başlayanlar kültürel ve dinî açıdan muhafazakardır. Rosik (2003) şunu not düşer: Böyle danışanlar genellikle kendilerini eşcinsel-olumlayıcı terapi isteyen danışan nüfusundan açık bir şekilde ayrıştıran ahlaki ve felsefi dünya görüşlerine sahiptirler. Bu erkek ve kadınlar, eşcinselliğin birbirini cinsiyet açısından tamamlaması gereken cinsiyetli varlıklar olarak duygusal ve fiziksel tasarımımızı tahrif ettiğini ve kötüye kullandığını düşünür. Psikoterapideki ilk hedefleri istedikleri eşcinsel davranışlarını kontrol altına almaktır; ikinci hedefleri ise eğer mümkün olabiliyorsa geleneksel bir evlilik yaşamak ve çocuk sahibi olmaktır.
Evrim Ağacı: "Eşcinsellik Nedir?"
Eşcinsellik, bir türün bir bireyinin, kendisiyle aynı cinsiyetten bir diğer bireye karşı romantik veya cinsel bir çekim hissetmesi veya bu iki birey arasında cinsel etkileşim yaşanmasıdır. Bu bakımdan eşcinsellik, bir cinsel yönelim grubudur ve kişinin kendi biyolojik cinsiyetinden olan diğer bireylere yönelik kalıcı bir duygusal, romantik ve/veya
Benim tezim bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dilindeki barbar, Japon dilindeki gaajin, Müslümanlardaki kafir, Almanlardaki ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz bence tam olarak şudur: İnsanın değerinin yalnızca insan oluşundan geldiği ; din, milliyet, cinsiyet, cinsel yönelim, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.
Reklam
şunu bir açıklasanıza ya
Mesela, " Cinsel Yonelim" ibaresi LGBT'li( Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans) kapsarken, ensest (aile içi), pedofili (çocuklarla seks), zoofili (hayvanlarla seks), nekrofili (ölülerle seks), porno veya seks bağımlısı gibi farklı “eğilimleri” kapsıyor mu, belli değil. Kapsıyorsa düzenlemelerde neden onlar dikkate alınmıyor, kapsamıyorsa “neden kapsamıyor, “eğilimlerinin” eksikliği nedir” oda belli değil . Daha farklı eğilimliler, "uygulamalar, ölülere, hayvanlara, amcasına veya kendi kızına eğilimi olanları da dikkate almalı” dediklerinde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” nasıl sağlanacak, oda belli değil. Kimin “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'nin korumasına gireceğinin tamamen feminist örgütlerin keyfiyeti ile belirlenmesini adil bir uygulama olarak değerlendirmek mümkün değil kanaatindeyiz. ...
156 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
15 gün sürdü:) Feminizm' e ilgisi olanlara dair.
Okuduğum eser Doç. Dr. Şirin TEKELİ’ nin ve Doç. Dr. Meryem KORAY’ ın 1991 yılında, TÜSES’ in de katkılarıyla, yazmış olduğu Araştırma-İnceleme türündeki “ Devlet- Kadın- Siyaset ” adlı eseridir. Araştırmanın konusu, Avrupa Konseyi ülkelerindeki, (aynı zamanda araştırma evrenini yansıtır) kadın-erkek eşitlik kurumlarının örgütlenme şekilleri ve bu
Devlet-Kadın-Siyaset
Devlet-Kadın-SiyasetMeryem Koray · TÜSES (Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) · 19911 okunma
“ Dünya genelinde dinden veya İslamdan uzaklaşmanın sebepleri hakkında bazı enteresan veriler paylaşacağım. Bildiğim ama inanmakta zorlandığım bazı şeylerin gerçekliğini sayılar da teyit ediyor. İnsan, varoluşunun en önemli konusunda bile sandığımızdan daha aptal ve basit. Buralarda sık sık bilimselleştikçe dinden uzaklaşmanın kaçınılmaz
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.