Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
152 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Bir romandan çok sosyolojik bir kaynak
1934'lerin Çukurovası'nda bir işçi mahallesinde güzelliğiyle dikkat çeken Boşnak kızı Cemile'nin Katip Necati ile olan aşkından bahsediliyor. Rivayet odur ki Orhan Kemal çırçır fabrikasında katiplik yaptığı dönem aynı fabrikada işçi olan Nuriye hanım ile evlenir. Kitabın konusuna tekrardan gelecek olursak işçi sınıfının ekmek parası mücadelesini, iyi ve kötünün, zengin ile fakirin sosyolojik hayatını gayet akıcı bir dil ile aktarıyor. Benim dikkatimi çeken noktalar; yöresel ağızı çok iyi kullanması ve hiç bilmediğim deyim ve atasözlerine yer vermiş olması. Açıkçası yıllardır dedemden duyduğum yöresel ifadeleri ve deyimleri not alır, yazarım. Bu kitapta benim için çok güzel bir kaynak oldu.
Orhan Kemal
Orhan Kemal
Cemile
CemileOrhan Kemal · Epsilon Yayınevi · 20043,882 okunma
380 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı’nda böyle bir kitaba başlamak manidar oldu. Sömürülen işçi sınıfının, emekçinin romanıdır Bereketli Topraklar Üzerinde. Köylerinden kalkıp Çukurova’ya çalışmaya giden Yusuf, Hasan ve Ali çeşitli işlerde çalışırlar. (Çırçır fabrikası, inşaat, pamuk tarlası, buğday tarlası vs.) Çalıştıkları tüm yerlerde de aynı sorunlarla karşılaşırlar. Yaptıkları işin karşılığı olan parayı alamadıkları gibi yevmiyelerinin bir kısmını da ırgatbaşına, ustabaşına vs. haraç olarak vermek durumunda ve açgözlü işverenlerin hırsları yüzünden gereğinden fazla, sıcak soğuk demeden, insani olmayan şartlarda çalışmak durumunda kalırlar. Öyle ki bazen 24 saatin 20 saati çalışırlar. Üstelik ağaları, işverenleri yemeklerin en iyisini yerken onlar yağsız pilav, tadı olmayan ayran, kurtlu ekmek yiyip içerler. Bazen ahırdan bozma yerlerde üst üste, bazen sivrisineklerin içinde açıkta, tarlada uyurlar. Bazen banyo yapacak su bile bulamazlar. Bu üç kişiyi merkeze alarak bütün işçilerin sorunlarına yer vermiş Orhan Kemal. Toplumcu gerçekçi bir yazar olması vesilesiyle romanda insanların hem iyi hem de kötü yanlarını sakınmadan en uç noktasına kadar dile getirmiş aynı zamanda . Okurken zor şartlar altında çalışan işçilere acımamak, Pehlivan Ali’nin saflığına üzülmemek, Kılıç Usta ve Kürt Zeynel gibi karakterlere hayran olmamak mümkün değil. Romanın tek kötü yanı bazı şeyleri sürekli tekrar etmesi. Bu kitap sayesinde “Kadere kırk beş” , “Arabı gülmek” gibi deyimler öğrendim. Kitapta geçiyor bol bol. Son olarak Orhan Kemal ve Yaşar Kemal iyi ki bu topraklarda yaşayıp bu kitapları yazmışlar.
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketli Topraklar ÜzerindeOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205,8bin okunma
Reklam
Yağmur dindi. Sabah oldu. Bitirdi şarkısını cırcır böceği...
Sayfa 41
Yaz gelse de geceleri cırcır böceklerinin konserlerini dinlesek...
Her yazdığım şiiri bir kez okuyup, sonra yakmak isterim Ya da son bir şiir yazıp, bırakıp gitmek Beynimde yaralı bir cırcır böceği var Tek dileği, bir türkü daha söyleyip ölmek.
Sayfa 77 - Kırmızıkedi Yayınevi, 7.BasımKitabı okuyor
Zamanı oyan, tüketen bir sessizlik. Cırcır böcekleri bile sustu. Tek bir yaprak bile kımıldamıyor. Şaşkınlığın yitip gittiği böylesi anlarda en küçük bir devinimin bile bir anlamı olmalı. Doğanın da beş duyusu olduğunu düşünmek. Bugün hepsi de suskun, kör, sağır... Her ses kendi yankısı içinde yitip gidiyor, her dokunuş hemen ardından bir uçurum bırakmaya teşne.
Reklam
Ev giderek daha fazla sessizliğe gömüldü, herkes ölümün çıt çıkarmadan gelecek adımlarını bekliyordu sanki. Kimse gürültü yapmıyordu. Herkes alçak sesle konuşuyordu. Annem neredeyse bütün gece yanı başımdan ayrılmıyordu. Bense Portuga’yı unutamıyordum. Kahkahalarını. Farklı telaffuzunu. Dışarıdaki cırcır böcekleri bile sakalının hırş, hırş, hırş sesini taklit ediyorlardı. Onu aklımdan çıkaramıyordum. Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey. (Tomaso Albinoni, Chamber Orchestra of Miemo Adagio in G Minor)
… “Hoşuna gitti mi?” “Rüyadayım sanki.” “Artık yeter. Gidelim, hava kararmaya başlıyor.” Hava ağır ağır kararırken uzaklardaki çalılarda ağustos böcekleri yazın henüz bitmediğini müjdelercesine cırcır ediyordu. Araba kayarcasına ilerlemekteydi. “Pekâlâ. Artık bir daha bu konuşma yok. Tamam mı?” “Lafını bile etmem.” “Eve bu saatte dönünce ne mazeret uyduracağını çok merak ediyorum.” “Çoktan düşündüm bile. İncil dersine gittiğimi söyleyeceğim. Bugün perşembe değil mi?” “Seninle aşık atmak ne mümkün. Her şeye bir çözüm buluyorsun.” Bunun üstüne ona iyice sokulup başımı koluna yasladım. “Portuga!” “Hı…” “Ben senim yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?” “Niye?” “Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor.”
Sayfa 127Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.