İnsanlar sıklıkla çirkinliğime dair espriler yaparlar, ömürlerinde gördükleri en çirkin yaşlı adam olduğumu söylerler. Ben bundan gurur duyarım. Yaşadığım zor hayatın bir sonucuydu çirkinliğim; böyle doğmamıştım. Bazı bölgelerden geçmiş olmak anlamına geldiğini biliyordum.
Ah kadınlar, kadınlar, siz sadece aşkınıza, sadece fedakârlık yüceliğini düşkün ve mahluk olup olmalı ve Mesut yanarken erkeklerin kalbinde ne çirkin, ne hain, ne garip hisler olduğunu bilesiniz...
Sayfa 175 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Ama insanız işte, cömert olalım derken israfa kaçabiliyoruz, kanaat ve iktisat edeyim derken cimriliğe gidiyoruz, istişare edelim derken gıybet ve iftira gibi iki katlı çirkin bir günahın da yolunu tutabiliyoruz."
Kâfirler için hazırlanmıştır. Âyetin bu kısmında, cehennemin kâfir olmayanlar için hazırlanmadığının ispatı vardır. Bu husûs, Mûtezile’nin telakkisini çürütmektedir; şöyle ki onlar, büyük günah işleyene kâfir demedikleri halde cehennemde ebedî kalacağını ileri sürmüştür. Onların anlayışına göre cehennem aynı zamanda kâfirler için de hazırlanmıştır; müminin ebedî azaba mahkûm edilmesi ise işlediği mâsiyetler, yüklendiği günahlar ve sergilediği çirkin davranışlar yüzündendir. Aslında Allah, dilediği kimseyi dilediği kadar azapta bırakır, “O, kendi hüküm verişine kimseyi ortak etmez”{el-Kehf 18/26.} meâlindeki beyan gereğince, bu konuda yaratıkların hüküm beyan etme yetkisi yoktur.
Mukaddes ve mübarek Sünnî ve Alevi kavramları etrafında çirkin oyunlar oynayarak Müslüman'ı, Müslüman'a; Türk'ü, Türk'e kırdırmak istemektedirler. Türk milleti, bu oyunları da bozacaktır.
Toplum güzelliği ödüllendirmek üzere değil, lanetleyip yok etmek üzere, çirkin insanlar tarafından kurulmuş bir sistemle yönetiliyordu ve insana ilham veren her şey gibi güzellik de kontrol altına alınması gereken bir tehlikeydi.
Thomas Hobbes'tan aktaracak olursak, bu ortaçağ yaşamlarının hepsi çirkin, kaba ve kısaydı -gerçi bunu söylerken İngiliz filozofun aklında sadece toplum dışındaki yaşam vardı, çünkü onun on altıncı yüzyıldaki İngiltere'de artık mevcut olmayan zümreler toplumu deneyimi yoktu. Yine de hoşlarına giden ya da basitçe yaşamaya değer buldukları hayatlarının dar sınırları içinde bile, varoluşsal deneyimleri karşılaştırma yapılamayacak kadar farklıydı. Yiyeceğin bol olduğu zamanlarda bile farklı gıdalar tüketiyorlardı; doğru düzgün kıyafetler bulabildiklerinde bile, doğru düzgün kıyafet farklı sınıflar için farklı bir anlama geliyordu; konuştukları diller her ne kadar birbirlerini anlayabiliyor olsalar da farklıydı; farklı sevinçleri ve tasaları vardı ve kendilerini birbirinin yerine koyamıyorlardı ya da birbirine karşı sempati beslemiyorlardı. Çok yakın tarihlere kadar Batı Avrupa'daki durum buydu ama ilk değişen de o olacaktı.
" Hâşâ ' yaratmak ,tesadüf ' gibi, abes, anlamsız, çirkin, küfür kokan sözlerin kullanımı şöyle dursun, bir kasıtsız sözle bile olsa yasak dairesinin sınırında dolaşılmasına razı değildi. "
Sayfa 32 - Şahdamar Yayınları, 17. Baskı, ocak -2011Kitabı okuyor