Bir donuk kış sabahına göğüslerinde birkaç cılız çiğdem, dudaklarında onlar gibi yalancı bir tebessümle karşı karşıya gelen yeni nişanlılar on dakika sonra gözlerinde yaşlarla bedbaht bir ağabey, kimsesiz küçük bir kız kardeş gibi birbirlerinden ayrıldılar.
Bu kelimenin [tekhne] sözlük anlamlarından ilki "zanaatkarlık, sanatçılık; yetenek, beceri, el hüneri" olmasına rağmen ikinci anlamı "hile, hilekarlık, kurnazlık, dalavere"dir. Başka deyişle bu kelime hem olumlu hem de olumsuz anlamlar içermektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere teknoloji (tekhnologia) doğayı kandırıp insanı rahat ettirmektir. Hile yaparak doğayı kandıran insan aklı, hybrisle dolar. Başka deyişle hile yapan insan bir hybris varlığıdır ve hybris varlığı olunmadan tekhneyi sonsuzca kullanmak olanaklı değildir.
Ouranos'un [...] cüretkarlığına daha fazla dayanamayan Gaia, oğlu Kronos'la (Zaman) bir olup babasını erkekliğinden etme kararı alır. Belleklere kazınacak derecede etkin olan bu sahnede, kozmik bir orak darbesiyle Gökyüzü Yeryüzünden kusursuz bir simetriyle ayrılır ve bu ayrılış doğanın yer-gök dengesine kavuşmasıyla birlikte yeni başlangıçlara doğru sonlanır.
"İnsanlar da kusurludur. Neden insanları çizmiyorsun?"
"Hayır. Hiçbir insan kusurlu değildir. Sadece birbirlerinden farklıdırlar. İnsanoğlu, gözüne hoş gelmeyen şeylere 'kusur' der. Kusurlar değişir. Kimine göre bir çil bile kusur olurken, kimine göre bu güzel bir detaydır. Yani insanlar hem kusursuz hem birbirinden farklıdırlar ama benim gözümde hemen hemen hepsi aynıdır. Bu yüzden çizme gereği duymam. Canlıların hepsi böyle. Sadece insanların yaptıkları şeyler kusurlu olur, çünkü yapılan nesnenin belli bir amacı vardır. Lamba ışık içindir ve eğer çalışmıyorsa ona kusurlu dersin. Ona verilen tek görev budur çünkü. Senin bahsettiğin şeyse mükemmellik. Çok güzel şeyleri çizmem."