Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Can

Can
@clydebarrow
Türkçe Öğretmeni
Muğla Üniversitesi
istanbul
İstanbul, 23 Ağustos
7 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
GÜNEŞİN SOFRASINDA SÖYLENEN TÜRKÜ
Dostların arasındayız ! Güneşin sofrasındayız !
Sayfa 27 - Nazım Hikmet Ran , yapı kredi yayınları
Reklam
"Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın artık anne !"
Sayfa 17 - Doğan Kitapevi, Kızıl yele karışan bölümü
Gerçek güzelliği tanıyabilmenin en emin yolu, üzerine çektiği nefreti görebilmekten geçer.
Sayfa 87 - Monokl Edebiyat

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir kitap ya bir kâhindir ya da bir hiç. Kitabın işi, ıssız zihinlerimizin sarayında bir ışık yakmaktır.
Sayfa 59 - Monokl edebiyat
"Aşk yüzünden çektiğimiz acı da aşk sayılır hala .. "
Sayfa 51 - Monokl Edebiyat
Reklam
... " Aşk, birinin sizinle konuşmaya başladığında bir nehir gibi akmasıdır. "
Sayfa 37 - Monokl edebiyat
Büyükbaba dedi ki Tanrı, böyle hafif konularda tartışan o aptallar kadar dar kafalıysa, o zaman Cennet nasılsa yaşamaya uygun bir yer olmazmış.
Sayfa 189 - say yayınları, kliseye gidiş bölümüKitabı okuyor
ağaçlara kıymayın efendiler!
Büyükbaba dedi ki ağaçları yok etmek yerine onlarla birlikte yaşarsan ağaçlar seni beslermiş.
Sayfa 130 - say yayınları, büyükbabaKitabı okuyor
Büyükbaba dedi ki anlamak gerekirmiş. Ama birçok insan anlamak istemezmiş çünkü anlamak zahmetli işmiş. Bu yüzden kendi tembelliklerini örtmek için sözcükler kullanır ve diğer insanlara ''miskin'' derlermiş.
Sayfa 123 - Say Yayınları, Dört yol ağzındaki dükkanda bölümüKitabı okuyor
Büyükanne
Büyükanne, ölü insanı kolayca tanıyabileceğini söyledi. "Ölü insanlar.." dedi, "Bir kötü insana baktığın zaman pislikten başka bir şey görmezsin. Onlar öteki insanlara baktığı zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardan başka bir şey görmezler; hiçbir zaman güzellik görmezler.İşte onlar yürüyen ölü insanlardır."
Sayfa 78 - Say yayınları, Gizli Yer bölümüKitabı okuyor
Reklam
Üsküdar'a kalkan motorların dalgaları kayalıklara vuruyor, açıklardan kocaman gemiler geçiyordu. Gemiler geçiyordu batıdan, gemiler geçiyordu doğudan, gemiler geçiyordu kuzeyden ve güneyden, her yönden gemiler geçiyordu ama hiçbiri benim için geçmiyordu. Yalnız başıma oturuyordum. Gidecek yerim yoktu. Gitmek istediğim bir yer yoktu.
Sayfa 163 - iletişim yayınları
Boşluk hissi yerini yokluk hissine bırakıyordu artık, ne yokluğu olduğunu sonsuza kadar çözemeyeceğim. Düşlerimizin bedeli bu kadar ağır olmamalıydı.
Sayfa 113 - iletişim yayınları
Ama çocuklar kusura bakarkar. Kuşlar gibi. Hani taş atmıştım bir kez de küsüp kaçmıştı... Ben şimdi kaçamıyorum İnci. Ama büyüyünce kaçarım belki. Hani o mavi uçurtma gibi...
Sayfa 102 - Can yayınları/ son mektup
Uçma zamanı gelince gitmesi gerekirmiş. Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mi?
Sayfa 88 - Can yayınları/10 nisan mektubu
Bazen gözümüzü kapıdaki deliğe uydurup akşam göğüne bakmaya çalışıyoruz. Bir yıldız görebiliyoruz ara sıra. Ama çok minik görünüyor akşam göğü. Bizim göğümüzün yalnızca gündüzü var. Senin göğünde akşam oluyor mu İnci?
Sayfa 52 - Cann Yayınları/3 Kasım Mektubu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.