Çocuklukta büyüktüm, oyunlara girmedim..
O bahçelerde kaldı oynanmamış oyunlar.
Ben şimdi anlıyorum oyunda çocukları;
Ne zaman, nerde, baksam, beni de oynuyorlar.
İhtiyarlık gelince olgun yaş ölür gider; gençlik olgun yaşta biter, çocukluk gençlikte, ilk yaş çocuklukta; kaldı ki dünkü gün bugün ölmüştür, bugün de yarın ölmüş olacak...
Çocuklar gibi hiçbir şeyi dert etmeyenler, oyuncak bebeklerini oradan oraya dolaştıran, giydirip soyan ve büyük bir saygıyla anneciğin şekeri kilitlediği çekmecenin etrafında gezinen ve arzu ettikleri şeyi ele geçirip avurtlarını şişirerek yerken "daha!" diye bağıranlar mutludur.
Kaybetmeye çocuklukta başlamış bir insan hayatının hiçbir anında kazanamaz. Hep sevdikleriyle sınanan Yusuf iflah olur mu? “Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.” Yusuf için böyle bir son mümkün mü? Yeni bir hayat olabilir mi? Sonunda kafamda bu sorular kaldı. Kitabı okuduğum süre boyunca sanki gerçekten yaşıyormuşum gibi, Salahattin’e, Şahinde’ye, Muazzez’e, Yusuf’a kızıp durdum. Adeta kitabın içinde kendimce bir karakter oldum. En son kendimi Yusuf’un yerine koydum. Sabahattin Ali yazdığı kitaplarda insanın aklını mantığını ve duygularını birbirine karıştıran bir yazar. Okuduğum her kitabında yer yer öfkelenip çokça keyif alıyorum.
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Venedik Yayınları · 2020175bin okunma
Çocuklukta büyüktüm, oyunlara giremedim,
O bahçelerde kaldı oynanmamış oyunlar.
Ben şimdi anlıyorum oyunda çocukları,
Ne zaman, nerede, baksam, beni de oynuyorlar...