Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutsuza Kim Bakacak? Didem Madak Müjde Bilir'e İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne İki muhabbet kuşum. İki kendim varmış maviş anne Biri benmişim, biri mutsuz Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak? Dünyaya bile bir dünya anne lazım. Biri sen ol maviş anne, biri ben. Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da birlikte gidelim maviş
Mermi yağmuru altında koşarken sol kolumun aşağısında bir sıcaklık hissettim. Ciddi bir şey sayılmazdı ancak kanın kolumdan aşağı doğru aktığını hissedebiliyordum. Son bir adım daha attım ve kendimi çukurun içine bıraktıktan sonra derhal namlularla ilgilenmeye koyuldum. Kahretsin! Namluyu işler hale getirmek için biraz daha fazla zamana ihtiyacım
Sayfa 247 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Yeryüzünün tarlasında nebatatın herbir taifesi, lisan-ı hal ve istidad diliyle Fâtır-ı Hakîm'den sual ediyorlar, dua ediyorlar ki: "Yâ Rabbena! Bize kuvvet ver ki, yeryüzünün herbir tarafında taifemizin bayrağını dikmekle saltanat-ı rububiyetini lisanımızla ilân edelim ve rûy-i arz mescidinin herbir köşesinde sana ibadet etmek için bize tevfik ver ve meşhergâh-ı arzın herbir tarafında senin esma-i hüsnanın nakışlarını, senin bedî' ve antika san'atlarını kendi lisanımızla teşhir etmek için bize bir revaç ve seyahata iktidar ver." derler. Fâtır-ı Hakîm onların manevî dualarını kabul edip ki, bir taifenin tohumlarına kıldan kanatçıklar verir; her tarafa uçup gidiyorlar. Taifeleri namına esma-i İlahiyeyi okutturuyorlar (Ekser dikenli nebatat ve bir kısım sarı çiçeklerin tohumları gibi). Ve bir kısmına da, insana lâzım veya hoşuna gidecek güzel et veriyor. İnsanı ona hizmetkâr edip her tarafa ekiyor. Bazı taifelerine de, hazmolmayacak sert bir kemik üstünde hayvanlar yutacak bir et veriyor ki, hayvanlar onu çok taraflara dağıtıyorlar. Bazılara da, çengelcikleri verip her temas edene yapışıyor. Başka yerlere giderek taifesinin bayrağını dikerler, Sâni'-i Zülcelal'in antika san'atını teşhir ediyorlar. Ve bir kısmına da, acı düğelek denilen nebatat gibi saçmalı tüfek gibi bir kuvvet verir ki, vakti geldiği zaman onun meyvesi olan hıyarcık düşer, saçmalar gibi birkaç metre yerlere tohumcuklarını atar, zer'eder. Fâtır-ı Zülcelal'in zikir ve tesbihini kesretli lisanlarla söylettirmeye çalışırlar ve hâkeza kıyas et... Sözler - 356
Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var." (Furkan Suresi)
O sevgi hâsıl olduğu zaman önce hâsıl olması için çok dua etmek lazım. Gelince de kıymetini bilmek lazım. Kişi sevdiği ile beraberdir çünkü ve kişi sevdiğinden kıymet alır. Tesbit çok kolay; Neyi seviyor? O kadardır değeri...
Münih’in beğendiğim ikinci özelliği trafikteki düzen oldu. Burada üç kişiye bir araba düşüyormuş. Bizimkilerin de arabası vardı. Şehrin içinde ve dışında arabaların gelip gidişi parmak ısırtacak bir intizamla oluyordu. Korna çalmak yasağı olmadığı halde korna binde bir, meselâ önde giden bisikletli çocuğu uyarmak için çalınıyordu. Caddelerin,
..en yüksek makam rıza makamıdır. Lazım olan sabırlı olmak ve çok dua ederek ilticada bulunmaktır ki dua ne güzel destektir
Reklam
Bir tarihte, Topçu Kâmil Efendi isminde alaydan yetişme eski Osmanlı zâbitlerinden biri, yanlış işittiği veya yanlış anladığı bir haber üzerine kızmış; geldi, bizim dükkânın önünde Osman Efendi'ye çattı. Ağza alınmaz, ağır lâflar söyledi... O anda Osman Efendi'nin, “Defol yalancı herif, Allah'tan kork...” diye onu azarlayıp kovmasını bekliyorduk... Osman Efendi, adamı dinledi dinledi, gittikten sonra şöyle dedi: “Vah vah! Zavallı çok hasta... Bunun hastalığı bu derecede mi yahu? Allah şifalar versin. Hastalık çeşit çeşittir. Böylelerine dua etmek lâzım...”
296 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.