Kemal gözüme ara sıra, sağlı sollu genç şairlerin yazıları çarpıyor. Tasavvur edeceğini tahmin ettiğim bir dikkatle, ümitle, hatta biraz da mağrur bir şefkatle okuyorum. Ve beğenmiyorum. Çok kötü yazıyorlar, Kemal'ciğim. Çünkü evvela samimi değiller. Beylik söz gibi gelir ama insana, sanatta ne mühim şeydir. Samimi değiller, samimi olabilmek çok güç, biliyorum. Fakat hiç olmazsa gençliğin, acemiliğin verdiği bir çocuk samimiyeti vardır. Bunlarda o da yok. Hepsi kırım kırım kırıtıyorlar, poz alıyor, müteşair, şairane, ukala keratalar. İçlerinde bir tane Sefer Aytekin var, fena değil... Ama korkuyorum ki o da şairane münevver ukalalığına başlayacak.
Sayfa 41 - Adam Yayınları
Oh be,memleketimin havası ne güzel!..Şu güneşlik havayı da çok severim doğrusu.Tam şairlerin,yazarların tasvir ettikleri hava!..Gökyüzü masmavi,bulutlar sarı,kuşlar uçuyor!..Dağlar,ağaçlar,kuşlar!..Ooo ne şairane!..
Reklam
Toplum -hiç olmazsa, uygar toplum- hem zengin hem çekici kişilerin aleyhinde hiçbir şeye kolay kolay inanmaz. İçinde öyle bir duygu vardır ki davranışlar ahlaktan daha önemliymiş gibi gelir. Ona göre, en yüksek saygıdeğerlik bile insanın iyi bir aşçısı olmasından daha önemli değildir. Sonra, ne de olsa, “Size kötü bir akşam yemeği yediren, kötü şarap içiren adama özel yaşayışında hiçbir suç kondurulamaz” demek çok zayıf bir oyalamadır……… Toplumda bir törenin gerçekdışılığı kadar ağırbaşlılığı da bulunmalıdır; şairane bir oyunun yapmacık niteliğiyle bu gibi oyunları bize hoş gösteren inceliği, güzelliği bağdaştırılmalıdır. İçten gelen duygu böylesine korkunç bir şey mi? Değil bence. Kişiliklerimizi çoğaltmamıza yarayacak bir yoldur ancak.
TÜRK DESTANI Mazideki büyük vakaların, savaşların, kahramanlıkların şiirleşmiş şekli olan millî destana malik bulunmak her millete nasip olmuş bahtiyarlıklardan değildir. Geçmiş zamanı, tüller arkasından görülen müphem manzaralar gibi gösterip bizi büyük karanlıktan kurtaran, bir ırkın istikbali hakkındaki ümitlerini hayal meyal belirten, bir
İstiğna kelimesinin bende çok ayrı bir yeri var. Hele "Lerze-i istitar ü istiğna" terkibinde. Nasıl bir şairane hissediştir. Nasıl musiki nasıl bir mânâ terkibidir. Örtünme, gizlenme...Bir şeyle tam dolu olup başkalarına iltifat etmeme... Bunları tamamlayan bir titreyiş. O titreyiş olmasa bu his tamam olmayacak. Hayatımızda belki en manidar titreyiş...
453 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Homeros'un ismine ne zamandır okuduğum kitaplarda rastlayıp duruyordum. Sonunda okumaya ve tarzını görmeye karar verdiğimde elimde Odysseia'yı buldum. Çok büyük bir hevesle okumaya başladım çünkü çok şairane, çok güçlü bir tarz bekliyordum. Son zamanlarda adına rastladığım yazı kesitleri böyle düşündürmüştü bana. Ama ne yazık ki kitabı okurken hayal kırıklığına uğradım, beklediğim şairaneliği bulamadım. Bu durumun seçtiğim yayınevi veya baskısıyla da alakalı olabileceğini düşünüyorum. Çünkü bir çok yerde yanlışlara, eksiklere rastladım. Yine de güzel ve sürükleyici bir olay örgüsüne sahipti. Kitap mitolojik bir nitelik taşıdığından sebep yer yer olağanüstü durumlara da rastlamak mümkün. Kitabı üç bölümde ele alabiliriz: İlk bölümde Odysseia'nın oğlu Telemakhos üzerinden hikayenin bir kısmı aktarılmaktadır. Bu ilk kısımda Telemakhos'un anlattıklarına dayanarak Odysseia'nın Troia Savaşından dönmeyip ölü mü, sağ mı olduğunun da bilinmediğini anlıyoruz. İkinci bölümde yazar Odysseia'nın kendisini çeşitli yollarla konuşturarak hikayenin karanlıkta kalan yanlarını yani Odysseia'nın Troia Savaşından sonra başına gelenleri okuyucunun gözlerinin önüne seriyor. Son bölümde ise Odysseia'nın çeşitli acılar çektikten sonra anavatanına dönüşü ve yokluğundan istifade etmekte olan düşmanlarını oğlu Telemakhos ve iki sadık çobanı ile birlik olup yenmesi anlatılmaktadır. Dediğim gibi kitap benim için bir hayal kırıklığı oldu ama maceraseverler ve kitapta olay akışını ön planda tutanlar için iyi bir tercih...
Odysseia
OdysseiaHomeros · Altınpost Yayıncılık · 20125,4bin okunma
Reklam
Ben kendi şairliğime çok şairane olmayan bir açıklama getirebiliyorum: Şairliğim bir maliyet meselesidir.
Yalnız biz erkeklerin bilmediğimiz, daha doğrusu bilmek istemediğimiz, fakat kadınların çok iyi bildiği bir nokta daha var: En yüksek, şairane dediğimiz aşkta bile manevi değerlerin etkisinden çok, maddi yakınlığın, saç tuvaletiyle elbisenin renk ve biçiminin rolü vardır.
Sayfa 31 - Can, 10. BaskıKitabı okudu
1.000 öğeden 801 ile 810 arasındakiler gösteriliyor.