378 syf.
7/10 puan verdi
Esir Şehir Üçlemesi’nin 2.kitabı,Esir Şehrin Mahpusu,Kuvayi Milliye’ye verdiği destek yüzünden yargılanıp yedi yıl hapse mahkum olan Kamil Bey’in hapishane ortamında karşılaştığı insanlardan yola çıkarak işgal altındaki İstanbul’un çehresini bizlere betimleyen; halk takımının az çok nasıl insanlardan meydana geldiğini gerçekçi
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20203,756 okunma
Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.” Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz… Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!” Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük!
Reklam
Rückert’in Mevlâna’yı Anlama Tarzı Üzerine
Friedrich Rückert, Mevlâna Celâleddin âşığı bir Alman şairidir. Onu Alman/Batı dünyasına tanıtmak amacıyla Divan"ından ve Mesnevî"sinden çeviriler yapmış, ömrünü bu aktarım faaliyetiyle anlamlandırmıştır. Yaptığı iş, sadece bir çeviri değildir; fakat aynı zamanda bir karşılaştırmalı edebiyat araştırması, bir metinler arasılık
AYNI TARİHÎ YANLIŞLIĞA DÜŞÜYORUZ Büyük Türk müverrihlerinden biri, bugün darülfünunda Türk tarihi profesörü olan Başkurdistanlı Zeki Velidi Bey, Mısır’da bastırdığı Türk tarihine ait bir kitabında büyük harbin neticesinin garp cephesinde değil Çanakkale’de hallolunduğunu söyledikten sonra, artık bununla Türkler’in dört asırdır devam eden
Kendi varoluşlarının değerini onaylayamayıp bir bela gibi gören insanların başkalarıyla sağlıklı, samimi,sahici ilişkiler kurmaları çok zor bir olasılık, hatta imkansıza yakın. "Bunu çok iyi biliyorum baba. O zaman değerimizi öteki varlıklar üzerinden elde etmeye çalışıyoruz. Onlar tarafından sevilmek, onlar tarafından hayran olunmak istiyoruz. Onları bir ayna gibi kullanıp aynanın içinde varoluşumuzu arıyoruz. Bulduğumuz ise sadece bir yansıma. Gölgeden öteye gitmeyen bir varoluş.bu nedenle insanın ruhuna bir huzur, bir değerlilik hissi de getirmiyor. Daha çok o kişiye bağımlı olmaya dönüşüyor. O bana ne kadar hayransa, ne kadar değer veriyorsa, ben o kadar değerliyim. Bunu o kadar çok yaşadım ki.."
Sayfa 204Kitabı okudu
Bazen neden çabalayıp duruyor, neyin peşinden koşuyor, ne istiyoruz? Ne istediğimizi kendimiz de bilmiyoruz. Oysa peşinden koştuğumuz isteklerimiz gerçekleşmiş olsa bizim için daha kötü olacak.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.