Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık ama her şeyi olduk.' diye yazmıştı Alman yazar Goethe...Evet belki de tüm hatamız birinin bizim her şeyimiz olmasına izin vermek.Hiçbir şey olmak için girdiğimiz yolda her şeyi olarak ilerlemek.Ya da daha büyük bir hata yaparak, en baştan her şeyi olmak için yola çıkmak... Ne yazık ki eksikliklerimizi biriyle tamamlamaya çalışıyoruz.Dik yürümek,eli kolu özgür bir şekilde,alabildiğince kafasına estiği gibi yürümek yerine,biri benim her şeyim olsun;hayatımı o yönlendirsin istiyoruz.Bundan daha büyük bir acizliğin olduğunu düşünmüyorum. Şunu unutma; ne arkadaş,ne aile, ne de sevgili...Ben kimsenin her şeyi olamam, kimsenin de her şeyim olmasına izin vermem. -alıntı değildir...
* * Öyle bir açmaz ki, konu dönüp dolaşıp gafletimizin sınırlarına dönüyor. Yapmak istiyoruz ama neyi bilmiyoruz Bilsek de; Anne nasihati sigortalı işimizi kaybederiz diye korkuyoruz. Bilmek de koyuyor bilmemek de, sonuç yapamamaksa... Daha kötüsü ne biliyormusun kardeşim, Acımız dünyaya geri dönünce morfinleniyor. Gözyaşlarımız timsahlaşıyor, kendimizi mutlu hissediyoruz, vicdan sızlamayınca yolumuz doğru sanıyoruz, yanlış vicdan sızlamaz kardeşim.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
İyi geceler sevgili okurlar. Bugün itibariyle okur hesaplarının silinmesinin askıya alındığını duyurmak istiyoruz. Mevcut sistemimizde hesap silinmeleri kalıcı bir etki bırakmakta ve bu işlem geri alınamamaktadır. Dolayısıyla böyle bir "cezanın" çoğunlukla "suçlarla" orantısız olduğunu kabul ediyoruz. Her ne kadar 3 senedir sadece fikirlerinden dolayı hesabı kaldırılan bir okurumuz bulunmamakta ise de bu işlem geri alınamadığından ve hesabı silinen okurun bütün emekleri silindiğinden dolayı bu işleme bir daha kesin olarak başvurmayacağımızı belirtmek isteriz. Şu anda geliştiricilerimiz yepyeni bir şikayet, çaylaklık ve çöp kutusu sistemi hazırlamaktadır. Bu sistemin ayrıntılarını ilerleyen günlerde sizlerle paylaşacağız. Ayrıca mevcut sistemden dolayı haksızlığa uğrayan, 1000kitap'tan bir şekilde soğuyan bütün okurlarımızdan özür dileriz. Bütün bu sorunların tek kaynağı sistemsel eksiklerdir. Umarız mağdur olan okurlar bizi anlayışla karşılayabilir.
Merhaba arkadaşlarım, büyüklerim, abilerim, ablalarım. Değerli vaktinizden birkaç dakika çalarak hayırlı bir iş için yardım isteyeceğim. Bugün sabah, kitapların yorumları hakkında bir video izlerken, okurun doğudaki bir okula kitap bağışlayacağını öğrendim. Birçok yayınevine başvurmuş, olumlu yanıtlar almış. Ben de sizlere, okurlara, kitapçılara
374 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kimiz? Hayattan ne bekliyoruz? Yaşadığımız hayattan, olduğumuz yerden memnun muyuz? Gerçekten nerede olmak istiyoruz? Sevmek ne demek? Sevdiğimiz biri için ne kadar büyük bir fedakarlık yapabiliriz? soruları etrafında şekillenen bir hikaye. İlk kitaba göre daha akıcı ve sürükleyici olan bu kitap, hikayenin sonu olmayacak gibi görünüyor.
Kalp Yalnızca İçeriden Açılan Bir Kapıdır
Kalp Yalnızca İçeriden Açılan Bir KapıdırJan-Philipp Sendker · Koridor Yayıncılık · 2013471 okunma
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
Reklam
Hep böyle olmaz mı? Erkekleri salonda bırakıp mutfağa gitmez miyiz? Vatanımıza, doğal ortamımıza dönmenin huzuru. Neden bir de mutfakta sorulur hal hatır? ''Nasılsın?'' daha kısık ve doğrudan bir sesle, gerçeği duymak ister gibi, salondaki yalanları değil. Kendi dilimizi konuşmanın sevinci bu. Hiçbir erkek bilemeyecek bunu; yüzümüz gerçek biçimini alır fayansların önünde. Nasılsın Alara? Bir dilimiz var bizim. Birbirimizin cümlelerini destekleyerek sürdürüyoruz konuşmayı. Ne tartışmak, ne dürüstlük... Yorgunuz çünkü.. sen benim sözlerimi alırsın kucağına, ben seninkilere başımı yaslarım. Onların yanına dönmeden önce yaralarımızı Merhemliyoruz aslında, anlasana. Aslında alara, salona dönüp bütün sözcükleri yeni baştan anlatmalıyız onlara, kendi sözcüklerimizin kendi dilini, o sözcüklerle kurduğumuz yarım ve karmaşık cümleleri söylemeliyiz onlara. Ama müthiş bir bitkinlik hep, dehşetli bir iç sıkıntısı... Alara, üzerimizde, onların dillerinde karşılığı olmayan suçlar işleniyor. Tam gerektiği anda dönüp bakmamaları, havluları düzgünce tutmakla anlatmak istediğimizi anlamamalırı gibi. Papatya konusundaki bu inatçılığımızın nedeni ne sence, Alara? Evde olduğumuzdan emin oldukları saatte gelmelerinin de bir anlamı olmalı. Biz yokuz Alara. Seninle ikimiz yani. Ne kadar ''ben'' diye başlasa da cümlelerin, aslında anlatmak istediğin ikimiz oluyor. Çünkü biz, birer serseri ekiz. Bir yapıya eklenerek yok olmaya çalışan ekleriz biz, Alara. Anladın mı, biz yaşamak değil iki kişi ölmek istiyoruz.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.