Y

Y
@dailyreadingsofme
9 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
Cahillik hiçliğin beşiği, hiçlik de kaygısızlığın yatağıdır, denir ya... Bu, yeryüzünde ancak ölü bedenlee için doğrudur. Cahillik, gerçek ve sağlam bir duyarlılıkla birlikte olduğunda, ölümden de acı olur. Olayları yoğun olarak hisseden ama onları çok iyi değerlendirmeyen duyarlı bir çocuk, güneşin altındaki en mutsuz yaratıktır, çünkü iki güç arasında bölünmüş durumdadır: Birincisi, onu yükseklere çıkarıp, ona düşlerin arasından varoluşun güzelliğini gösteren görünmez güçtür; öbürü, onu dünyaya bağlayıp, gözlerini tozla dolduran, içine korku salan ve karanlıklara terk eden görünür güçtür.
Reklam
72 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London
8.1/10 · 32,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zaten her şey geçip gider. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek, sonu gelmez bir akış içinde birbiriyle itişip çekişecek o ölümsüz tipleri ortaya çıkarır: rahibi, askeri ve kralı.
İnsanoğlu uygarlık yolundaki kanlı ilerleyişine başlamadan önce, ilkelliğin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkûmdur.
Reklam
"Sana mucizelerden bahsettim Esther! Çoğu insan mucizelerin artık eski zamanlarda kaldığını söyler, ama ben onların bugün de var olduğuna, sadece onları sessizce bekleyen ve mucizelere inanan insanların yüreklerinde gerçekleştiğine inanıyorum ve öyle hissediyorum..."
"... Hayatımız, bizi bir araya getiren ya da ayıran dış olaylardan daha derin bir akışa sahiptir; hayatın derin büyüsü sadece duygulara ulaşabilir, biz onu yönettiğimize inansak da duygulara ya da kadere hükmedemeyiz."
Ama aşk, bir cenin gibi bedenin karanlıklarında acıyla dönüp durmaktan kurtulduğu, nefes ve dudak aracılığıyla kendini zikir ve itiraf edebildiği zaman gerçek aşktı. Bu duygu çok ısrarcı olursa, bir an gelir ilmek ilmek dokunmuş tırtıl yuvasını deler, yükseklerden en derinlere doğru yuvarlanır ve ürkmüş yüreğe var gücüyle çarpardı.
O, bambaşka, ihtirasa yer olmayan bir gök küreden ışık saçmaktaydı, bakir ve dokunulmazdı; öyle ki genç adamın en ateşli düşleri bile kadını soymaya cesaret edemiyordu.
Bay Enfield, "Hayır efendim: Soru sorma konusunda çok duyarlıyımdır," diye karşılık verdi, "soru sormakla kıyamet günü arasında pek çok benzerlik vardır. Soru sormak bir taşı harekete geçirmek gibidir. Bir dağın tepesinde öylece oturduğunu düşün; taş başlar yuvarlanmaya ve öteki taşları da harekete geçirir; çok geçmeden, taşlardan biri evinin arka bahçesinde oturan kendi halinde (hem de en son akla gelebilecek) bir adamcağızın tepesine iniverir, ailesi de dımdızlak ortada kalır. Yok, efendim, ben ilkemden şaşmam: Birinin canı burnuna gelmişse ona fazla soru sormayacaksın."
Reklam
"... İnsanın kendini öldürmesinden daha soylu ne olabilir? Bunu tam sözcük anlamında kullanmıyorum. Kastettiğim insanın bir bıçakla bağırsaklarını deşmesi değil. Kendi içindeki bencil kişiliği kendini korumak adına yok etmesi. İşte bu benim anladığım kadarıyla siz Spartalıların kendi içinizde kazandığınız zafer..."
Sayfa 336Kitabı okudu
82 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.