Bir tomurcuk gibiydim,ne zaman başımı toprağın üstüne çıkarıp filizlendiysem,bir çiçek olarak açmak istediysem kopardılar.Yeniden açmayı denedim,tekrar kopardılar.
Mesela şu sıralar çok eski bir hatıra beni son derece bunaltıyor. Geçen gün kafamda bütün açıklığıyla canlanıverdi ve o zamandan beri de insanın yakasına yapışıp bir türlü aklımdan gitmeyen hüzünlü bir musiki nağmesi gibi adamakıllı rahatsız etmeye başladı. Halbuki ondan kurtulmam lazım. Buna benzer yüzlerce hatıram var ; zaman zaman bunlardan biri durup dururken canlanıp beni ezmeye başlıyor. Nedense yazmakla onu defedeceğime inanıyorum.Denemekten ne çıkar sanki ?
İşler bir kere kötü gitmeye başladığında durduramazsın.Ardı arkası kesilmez. Dibe battıkça batarsın. Bir noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değilde işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin.İşte ben de tam o noktadayım.
İlla bağıra çağıra haykırmak mı gerekir sevdiğini? Gösterişli hediyelerle ya da şaşalı cümlelerle süslemek mi gerek sevgiyi? Ne gözlerine bakıp söyleyebilirim ne de pazarlayabilirim ben sevgimi.
Seninle dünyanın öbür ucuna gitmek isterdim Leyla.Beraber Kuzey Işıkları'nı izleyelim isterdim mesela.Gerçi o büyülü ışıklar bile kıskanırdı senin güzelliğini.