‘’Benim bildiğim ki insanoğlu sürgün muhacir bir yaratıktır. Bir kuşlar böyle muhacirdirler. Bir bu gariban insanlar.’’
Doğduğun yer miydi memleket yoksa doyduğun yer mi?
Yedi ceddinin yattığı, soyunun var olduğu, Adem ve Havva’nın gönderildiği yer miydi?
Bir yuva var mıydı gerçekten insan için şu yeryüzünde, burası benimdir diyebileceği?
"Darwin" denilen herifin sözüne inanmalı. Evet, insanlar mutlaka maymundan türemişler! Çünkü işte neyi görsek hemen taklit ediyoruz; oturmayı, kalkmayı, içmeyi, yürümeyi, durmayı, kısacası, kısacası her şeyi..."
Babam şarabını içerken dama oynardı. Kimsenin onunla oynamasına izin yoktu. Taşları yerleştirir, tahtayı çevirir ve yeniden yerleştirirdi. Annem sesini bala batırırdı.
İçerisinde 6 öykü barındıran , yine yer yer güldüren Ömer Seyfettin’in bir kitabıyla herkese merhaba. Öyküyü sevdirmekte Ömer Seyfettin’in üzerine yok :)) İçindeki altı öyküden kısaca bahsedecek olursam : İlk öykü ‘Dama Taşları’ydı. Beni güldüren bir öykü oldu. Delinin işine akıl ermez. İkinci öykü ‘Nadan’ , üçüncü öykü ‘Kesik Bıyık’tı. Dördüncü öykü ‘Tütün’dü. Alışkanlığın insanın hayatına nasıl yer ettiğini güzelce okurlarına yansıtmış. Şekersiz çaya alışkın biri şekerli çaya alışırsa ve bir gün şeker kalmazsa nasıl şekersiz çay içebilirdi ? Beşinci öykü ‘Rüşvet’ . Oldukça kısaydı ancak Ali Hocanın kurnazlığı beni güldürdü. Altıncı ve son öykü ‘Yüz Akı’. İşin içinden yüzünün akıyla çıkmayı fıkra gibi bir öyküyle bizlere aktarıyor. Benim sevdiğim bir kitap oldu. Ömer Seyfettin okumayı sevenler bu kitaba bir şans vermeyi unutmasınn :))