Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer bir ev imar etmeyi konuşuyorsa, eğer bir ev "İnsanlığı acaba risaletin mesajı ile nasıl tanıştırabiliriz? İnsanları koştukları cehennem ateşinden nasıl çevirebiliriz? İnsanları kula kul olmaktan kurtarıp Allah'a kul etmeye nasıl vardırabiliriz?" diye inliyorsa bilin ki o ev Erkam yürekli adamların evleridir. Bu evin silahları Kur'an'dır, ilimdir, irfandır, hikmettir, kitaptır, kalemdir, seccadedir, gözyaşıdır, merhamettir, sevgidir, müsamahadır ve duadır. Bu ev adı ve yapısı ne olursa olsun Dârü'l-Erkam'dır.
Onlar dinlerini öyle yaşıyorlardı ki kendilerini öldürmeye gelen insanlar, orada diriliyorlardı. Diriltmenin yolu aslında ölürcesine bir aşk ile dini yaşamaktan geçiyordu. Erkam'ın evinin talebeleri de diriltmek için adeta ölmüş, ölmeden önce ölümü öldürmüşlerdi.
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Tabiat boşluk kaldırmaz, sizin boş bıraktığınız yeri birileri dolduracaktır.
Sayfa 203Kitabı okudu
Allah ahlaksız bir ibadeti bizden istememektedir. Belki bu tabir okuyucularımıza biraz ağır gelebilir ama bu ifadeyi zihin dünyamıza düşüren Kur'an'ın bizzat kendisidir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Gecenin ruhbanı olmazsanız gündüzün fursanı/atlısı olamazsınız. Gecelerinizi ihya edemezseniz gündüzlerinizi inşa edemezsiniz.
Sayfa 124Kitabı okudu
"Hiçbir anın Allah'sız olmamalı, her an O'nun zimmetinde olduğunun farkında olmalı ve O'na teslim olup O'nun terbiyesi ile gelişmelisin."
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Darü'l-Erkam faaliyeti ile birlikte şehir, kısa sürede yeni bir çehreye büründü. Gece çökünce kadeh tokuşturan kadın ve erkeklerin kahkaha sesleri yerine, gece sessizliğinde huşu içinde okunan ve kainata yayılan ayet sesleri duyuluyor, alınlar, huşuyla secdeye varıp Muhammedî muhabbetler birbiriyle yarışıyordu.
"Ben hiçbir safta yokum." diyen de aslında "Ben Dârü'n-Nedve'nin talebesiyim, ona hizmet etmekteyim." demektedir. Çünkü Dârü'l-Erkâmların olmayışı demek, Dârü'n-Nedvelerin varlıklarını devam ettirmeleri demektir.
Sabır
Sabır; eli kolu bağlayıp zillete mahkum olmak değil, hak yolunda hakikat namına direnmektir. Eğer yüzünden yol kutsi bir yol ise, o yolun taliplerine heybelerine sabır azığının bulunması şarttır. Çünkü büyük davalar, büyük fedakarlıklar ister. Bir şeyleri feda edebilmek, başa gelen birçok şeye evelallah diyebilmek ancak sabırla mümkündür.
Sayfa 194Kitabı okudu
Kişinin amele bilgisini geçmez. Ne kadar biliyorsa ancak o kadar amel edebilir.
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
Kur'an; örnek ve model olarak anlattığı şahsiyetlerle muhataplarının şahsiyetini inşa eden ilahi bir kitaptır. Vahyin içerisinde anlattığı kısa ve şahsiyetler kesinlikle sırf bir tarihi bilgi olsun diye aktarılmaz; çünkü vahiy bir tarih kitabı değildir. Böyle olmasına rağmen Kur'an'ın neredeyse üçte ikilik bir kısmını kapsayan tarihi anlatımlar hep muhatabının şahsiyetini inşa etmeyi hedefler bu inşaat sürecini iki ayağı vardır; örnek ve ibret nazarıyla okumak...
Sayfa 173Kitabı okudu
Çocuğa ne verirseniz alacağınız odur. Bundan dolayı 10 yaşındaki Hz. Ali, kendisinden 30 yaş büyük olan Ebû Zerr'i arkasına takarak Dârü'l-Erkam'a iman yoluna götürmüştür.
Sayfa 131 - Siyer Yayınları
ANKEBUT S. 45. AYET "Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir. Namazın hikmetini bize açıklamaktadır...
Sayfa 116Kitabı okudu
... Dârü'l-Erkam'ın sofrasına semadan Rahman Sûresi geldi. Efendimiz (sas):" Bu sûreyi Kâbe'nin karşısında hiç çekinmeden kafirlere karşı haykıracak var mı içinizde?" diye sordu. Sorunun karşısında Abdullah b. Mes'ud'un (ra) eli kalktı ama Efendimiz o zamanki talebeler arasında bedenen en zayıf o olduğu için: "Olmaz." dedi. Tekrar aynı durum yaşanınca Efendimiz kabul etti. Abdullah b. Mesud Kâbe'nin avlusuna gitti ve yüksekçe bir yere çıkarak Rahmân Suresi'ni okudu. Durumun farkına varan kafirler onu ayaklar altına alarak dövdü ama Abdullah b. Mesud bayılana kadar Rahman Suresi'ni okumaya devam etti. Kendinden geçince birkaç Müslüman tarafından Efendimiz'in huzuruna taşındı. Efendimiz onun hâlini görüp duygulandı ve:"Ben sana demedim mi, sen güç yetiremezsin!" deyince Abdullah b. Mesud:" Ya Resûlûllah! Ne olur izin ver, bir daha gideyim. Vallahi onlar ben Rahmân Suresi'ni okurken ve onlar beni tekmelerken hiç bu kadar zelil duruma düştüklerini görmemiştim." Dedi...
Sayfa 37 - Siyer Yayınları
Eğitim ve öğretimde karşılıklı sevgi işin olmazsa olmazıdır. Çünkü ancak sevdiğiniz insanı gönülden dinleyebilir ve söylediklerini gönül rahatlığı ile kabul edebilirsiniz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.