Politikacılar, parti programlarıyla ülkenin meselelerini halledeceğine inanırlar, dava adamları ise insanı değiştirmeden hiçbir şeyin çözümlenemeyeceğinin farkındadırlar...
Yazıcıoğlu politikacı değil, dava adamı idi.
Toplumun abartılı din saygısının, sıradan insani saygının ötesine geçişini etkili bir şekilde aydınlatan özel bir davanın incelemesiyle bu bölümü bitireceğim. Bu dava Şubat 2006’da parlayıverdi; komedi ve trajedinin sınırlarında çılgınca yön değiştiren, komik bir olaydı. Geçtiğimiz Eylül ayında bir Danimarka gazetesi, Jyllands-Posten, Hazreti
Neymiş benim üstlenmem gereken o bir sürü mesele? Öncelikle iyi meseleleri benimsemeliymişim, sonra Tanrı meselesini, insanlık, hakikat, özgürlük, insaniyet, adalet meselelerini; dahası halkımın, hükümdarımın, vatanımın, meselelerini; ayrıca tin (ruh) meselesini ve daha binlerce başka meseleyi… Bir tek Benim kendi meselem hiçbir zaman Benim