Ada
Küçükken ailesini kaybeden Ada, dayısının ailesiyle yaşamaya başlar. Çocukluğunu kuzeni Duru'ya imrenerek, onun mutluluğunu seyrederek geçirir.
Nitekim roman Ayvalık sahilinde, Ada'nın platonik aşkı Yankı'yı izlemesiyle ilerliyor. Hayatın cilvesi midir, nedir? Tam bilinmez, ama Ada imkansız dediği aşkı Yankı' ya kavuşmayı başarır.
Tam her şey bitti derken, o da ne? Yankı yaptığı evlikten pişman olup, Ada'yı hiç beklenmedik bir şekilde düğün sabahı terkeder. Acaba Yankı geri dönecek mi?
Ada'yla birlikte okuyucu da Yankı'nın dönüşünü beklemeye başlar.
###Okur olarak son söz:
Ada sevdiğini yılmadan, usanmadan tam 7 sene bekliyor. Ayrıca oğluna, babasına kırgın olmasına rağmen, babasını hiç kötülemeyecek kadar da çok temiz kalpli bir kadın.
Ada bekledi, sabretti, mücadele etti. Sonunda sabrı mutluluğa erişmesine vesile oldu. Artık değmeyin okurun keyfine..
"Yaşamda seyirci olma Ada, oyuncu ol. Mutlu olanlar oyunculardır. Seyirciler sadece başkalarının mutluluğuna bakarlar. Bunu sakın unutma."
Keyifli Okumalar Dilerim..
๑ ◕‿◕ ๑
1)Ökkeş Lunaparkta
Ökkeş annesini bebekken kaybetmiş nenesi ve babası ile köyde yaşayan küçük bir çocuktur.
Köy okuluna gider, O da arkadaşları gibi.. Gelgelelim yaşıtları ilkokulu bitirecektir ama O, hala, bir türlü birinci sınıfı geçememiştir.
Öğretmeni sorar: "Ökkeş beşten beş çıktı, kaç kaldı?" diye.
"5 kaldı öğretmenim," der. Bu kez öğretmeni "Bak 5 cevizin var 5'ini yedin, geriye ne kalır?" diye sorar.
Ökkeş'te yanıt verir: "kabukları kalır öğretmenim."
Tabi Ökkeş de haklı. Saf, temiz kalpli bir çocuk, O ne bilsin..
Ökkeş bir gün arkadaşları ile oyun oynarken, içlerinden bir çocuk, bunlara şehirde gördüğü lunaparkı ballandıra baldıra anlatmaktadır.
Ökkeş ve arkadaşları da lunaparkı, treni, gondolu, çarpışan arabaları.. Dinledikçe heveslenirler. Onlar da gitmek ister lunaparka.. Ama el mahkum. Neyse bir çare, binbir güçlükle babası imkanları dahilinde, Ökkeş'i şehre lunaparka götürür.
Ökkeş lunaparktadır, şimdi değmeyin keyfine..
Kitabın yazarı eğitimci. Sanki yazar bu eserinde, köydeki ve kentteki çocuklar arasındaki imkan eşitsizliğini gözler önüne seriyor gibiydi.. Ama tabi bunları anlatırken tam dramatize olarak anlatmamış, daha çok neşeli, eğlenceli bir üslupla anlatmış. Bu yüzden okuyucuyu kitap hiç sıkmıyor. Şahsen kendi adıma kitabı elimden bırakamadım.
Nitekim, okumanızı tavsiye ederim. Eminim kitabı yüzünüzde gülümsemeyle bitireceksiniz.
Keyifli okumalar.. ◕‿◕
YouTube kitap kanalımda Mehmet Yılmaz'ın Tuna'nın Türküsü kitabını önerdim: ytbe.one/o73ZS-Wrw04
Şimdiye kadar hakkında inceleme yazmayı en çok arzuladığım kitaplardan biri oldu Tuna’nın Türküsü. İnsanlar kendinden bir şeyler bulduğu kitapları daha çok özümsüyor sanırım. Nereden başlasam bilemiyorum.
Kurgusu beni özellikle çok
Unutuldum, unutuldum
Kurutulmuş güller gibi
Yosun tutmuş duvarlara
Yazılmış günler gibi
Gece bitmez gündüz bitmez
Bu yalnızlık hiç bitmez
Ne kavgam bitti ne sevdam
Ömür geçer gönül geçmez
Her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma
Benden selam söyleyin bütün aşklarıma
Çiçeklerim dökülür her mevsim
Sonra yeniden açar
Ümidimin boynu bükülür
Sonra deniz taşar bin defa taşar
Her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma
Benden selam söyleyin bütün aşklarıma
Hani bazen hayatın hengamesinden yoruluruz ve bir tek korunmalı evimizin duvarları içerisinde olduğumuz zaman ruhumuz dinlenir ve deriz,
" Evim, benim cennetim! " diye! Böyle zamanlarda,
" Evim de olmak, ne güzel! " derim.
Ailem ve kitaplarımın arasında sosyal hayatımı azaltarak ama okuduğum kitaplardaki kahramanların
Shakespeare'in kitaplarını okurken hiç mi hiç sıkılmam. Okurken cümlelerin inceliğinden, naifliğinden kendimi alamam, bir de açarım arkadan klasik müzik oh değmeyin keyfime, İnsanı öyle bir geçmişe götürür ki karakterin hissettiklerini siz bütün iliklerinize kadar hissedersiniz. Size önerim Shakespeare okuyun ve okutturun. Ruhunuzun inceldiğini farkedeceksiniz.
Bir Yaz Gecesi RüyasıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201716,8bin okunma