şimdi o da bana bakıyor. sebepsiz yere gülümsüyorum, o da gülümsüyor. yakın olalım istiyorum, burnu burnuma değsin, kirpikleri kirpiklerime. birbirimize öyle yakından bakalım, şaşı olalım.
Sevdiğim bir insanla bir araya geldiğim zaman, nerede olduğum hiç önemli değil,
yol kenarı dahi umurumda değil.
Sohbetim güzel olsun; ne bileyim,
sohbetimin konusu bile önemli değil.
Böyle bir insanım ben.
Yanımda bulunan insan sevdiğim olsun,
hiç konuşmasak da olur.
Birbirimizin gözünün içine bakalım,
rüzgâr değsin hafiften yüzümüze,
saçma sapan heyecandan gülelim ya da gülmeyelim,
beraber susalım.
Ne bileyim işte anlayan anladı.
Anlamayan da inşallah bir gün
anlar ne demek istediğimi.
Şimdi o da bana bakıyor. Sebebsiz yere gülümsüyorum, o da gülümsüyor. Yakın olalım istiyorum, burnu burnuma değsin, kirpikleri kirpiklerime. Birbirimize öyle yakından bakalım ki şaşı olalım.
Bence ara sıra sorgulamak çok önemli. Ben mutlu muyum? Böyle bir şey teklif edildi ama istiyor muyum? Yaşadığım hayat beni tatmin ediyor mu? Enerjimi emen insanları hayatımdan temizliyor muyum? Bana iyi gelenlerle daha fazla vakit geçiriyor muyum? Hobilerime ve bu hayatta bana deli dehşet zevk veren her ne varsa, onlara yeterince vakit ayırıyor
youtu.be/yxEkuxv_0rY
"Oh canıma değsin" diyemem, yine de üzülürüm senin için.
Bir daha mı? Yok, dönemem asla
Bu senin kendi seçimin.
Haydi herkes yoluna, yürü bakalım.
Gözlerin diyorum, içine bakmak için deliriyorum. Yeniden öyle bakalım birbirimize istiyorum. Hiçbir şeyden habersiz ama bir o kadar da haberdar. Bakalım gözlerimizin içine ben kaçırayım sen de gözlerimin kaçmasına gülümse. Gülüşlerimiz karışsın.
Gözlerin gözlerime değsin.
Bakalım birbirimize eskisi gibi.
Şu anki çok ağır gelmeye başladı.
En son çok ağırdı. Artık yok olman daha da dayanılmaz.
Gözlerinde yaşamak istiyorum.
Beni onlar çok fena yapıyorlar. Düşündükçe artıyor onlara ilgim.
Çok fazla şey var orda. Keşke bana açık olsaydın. Daha da bi net olsaydın.
Gözlerin o kadar istekle ve bir o kadar da kaçamak bakmasaydı bana. Çok istekle baktın ama sonra gittin.
Yaşadığımız uzun sevişler son olarak bildiğin için mi o kadar uçsuz bucaksızdı. Gözlerin kapalıydı ve sen artık yanımda değildin. Gitmiştin. Nereye gitmiştin. Dudaklarımdayken nerelere gitmiştin. Ya şimdi nerdesin? Rüyalarında gördüğün kişiye heyecanlanan arkadaşların var artık. Görüyorum ben. Rüyalarında saniyelik beni gördüğünde heyecanla bana anlatmaya gelirdin güzelliğinden bahsederdin. Çok fazla gülümserdin. Ya şimdi ne oldu?
İlk kitap olan ‘Şahane Gelin’den sonra yazarın kitaplarını toplamaya başlamıştım. Bu arada ilk kitaptan Osman ve Gülay’ı burada sık sık görmek hoşuma gitti
Tuğçe, bir aydır babasının yanında çalışmaya başlayan uzun boylu, esmer, yakışıklı ve gizemli koruma Kara’nın onun koruması olması ile adamdan hoşlanmaya başlar. Ama duyguları onu korkuttuğu
"Sizce ben"i defterin dışından; bir öykünün kahramanını tanır gibi yeniden okudum. Gözlerimin tatlı yaşını, bâd-ı sabâ incitmeden kurutsun diye penceremi açtım. (Siz de deneyin bazen bunu, elinizle bir hışımla silmeyin gözyaşınızı. Her yaş silinmez, ben çok sonra fark ettim. Yüzünüzde kurusun bazı yaşınız. Sessiz bir iz olsun. Sezeni az olsun. Feyz ile akmışsa ona el değmesin. Kederle akanı silin gitsin! Yıkayın hatta suyu suyla. Ama ılık ılık akıyorsa siz değmeyin, değdirmeyin; göğün eşsiz nefesi değsin.) Düştü bak yine çenem! Hep uslu uslu dinleyen seherin işleri... Gürültü söyletmez insana. Sükût inletir. Derken âdetim olduğu üzere göğe doğru bakıp uzun uzun düşününce şöyle dedim; ben tam da böyle bir kurguda yer almak isterdim. Ne eksik ne fazla. Evet dedim evet, her şeye rağmen. Derin kayıplar ve kadîm hasretler dahil. Biliyorum dedim, yarın yeniden başka bir anlamsızlığın ortasında hikmet avlayacaksın, yine acılarda sızlayacaksın ve iknâ edeceksin kendini dipsiz geceye. Sus dedim olsun, sus. Seher şimdi. Ve nasılsa asılsız bir dedikodudur gece, her seher için.
Demem o ki yalnızlığımın ziyneti güzel insanlar, hepiniz bir olup beni yazgıma bir kere daha râzı ettiniz şu seher vakti. Söyleyin bakalım şimdi; benim size yaptıklarım, sizin bu yaptığınız iyiliğin yanında ne ki...
Durun bakalım durun. Ben size teşekkür ederim.
Kalkacaksın ayağa. Mecbursun! Sana muhtaç binlerce garip, düşmüş insan, biliyorsun.
Gömeceksin yüreğine eski sevdalarını. Kuracaksın oluk oluk kanınla kutsal yarınlarını.
Sen bu çöle hasret bir yağmursun. Sen olmasan silecek kimse yok biliyorsun! afasına silah dayanan Uygur kızın gözyaşını. Saracaksın acıyla kavrulan halkın yarasını.
Bilinmezlik