1910 senesinde Kuyruklu Yıldız dünyaya çarpacak söylentileri insanların dilindedir. Herkes felaket senaryoları üretmektedir. Dönemde yaşayıp Halka ayna tutmak isteyen Hüseyin Rahmi, halkın korkularının yersiz olduğunu anlatmak istemiş. Kitabın son sözünde de “Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun... Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var ? Hayat yalan... Ölüm hakikat...” diyerek tamamlamıştır romanı. Olay İstanbul’da bir mahallede geçmektedir. Karakterler gelecek olursak, ana karakterimiz İrfan bilgili, müşkülpesent (kitap sayesinde hafızama kazındı, zor beğenen demek.) bir kişi, toplumun cahilliğinden şikayetçi, bu konuda ailesini bile beğenmiyor. Kendine göre bir insan bulup evlenemeyeceğinden de umutsuz zamane kızlarının cahilliğinden dertli. Kadın düşmanı olup çıkıyor bu irfan ve zaten Kuyruklu Yıldız’ın dünyaya çarpacağından korkan kadınları daha da korkutmayı başarıyor. Bir de Feriha var tabi bilime meraklı, kuyruklu yıldızı o da merak ediyor. Derken olaylar gelişiyor. Daha fazla anlatmayalım. Kitabın alt mesajı her duyduğunuza inanmayın araştırın inceleyin diyor Hüseyin Rahmiciğim haklı da ve de ne kadar kaçarsan kaç ölüm gelecek diyor. Son olarak kuyruklu yıldız Halley 76 senede bir dünyanın yakınından geçiyormuş 1910 senesinde geçip bu güzel romana konu olmuş. 1986’da geçmiş ve bir dahaki geçişinde ben 74 yaşında olacağım görmem, heralde nasip. :)