Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"..Bak Milena, ‘En çok seni seviyorum.’ diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki, ‘Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla’ dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki. Ve yazdıklarımın devamı olarak Milena, kalbimde sen varken her şeye katlanabilirim.."
Cümlelerden (sayfa 31- 33) : —Hiç kimseyle kendimle bile yaşlanmak istemiyorum. —Sağlıklı kalmak için koşamam. Soluk alayım yeter. (...) —Ben, belli bir ülkesi olmayan insanlardanım. —Son bireye kadar savaşmak, kendini feda etmek, yanlış bir kahramanlıktır. —Aşk acısı çekmedim hiç, çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü. —Dünyanın acısı olmasaydı taze yeşil yapraklar üzerindeki güneş ışınlarının anlamı olmazdı. —Uzandığımda her şey üzerime yığıldı. Tavana kadar uzanan çini soba, duvar kâğıtları, kentler. Yorgunum. —Gece, gündüzün devamı değildir. —Asalet ve rütbe ile ilgili kavramları hiçbir dilde öğrenmeyi başaramadım. —Meyhanelerde umutsuz bir bekleyiş vardır –kendi kendini bekleyiş. —İnsanın kendi dünyası dışında yaşayacağı bir dünya yoktur. —Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda yaşamım bitti. Bilmiyorum, nerede, ne zaman. Ve işte o bittiği yerde başladı. Acının sonunda. Acı ile. —Bittim, yaşamımı kapattım.
Reklam
Türkiye bugün Kurtuluş Savaşı'nın şartları içindedir. Türkiye'nin yarınları ve tarihsel misyonu için kotarılacak bugünkü siyasetler, Kurtuluş Savaşı'nın bir devamı olmaları gerektiğini unutamazlar. Unuturlarsa 'Türkiye için siyaset' iddiaları bir yalandan ibaret kalır.
Sayfa 374Kitabı okudu
Bence bir şeyin ancak devamı varsa bir değeri vardır.
Biraz önce, Ekim Devrimi'nin güçlü bir slogan eşliğinde yürütüldüğünden bahsetmiştik: "Fabrika İşçinin, Toprak Köylünün". Emekçi halk, bu slogana kayıtsız şartsız, çok açık bir anlam yüklemişti; yani, devrim tüm endüstriyel ekonomiyi doğrudan işçilerin denetimine, toprak ve tarımı da köylülerin denetimine verecekti. Bu sloganlardaki
Sayfa 34
Demokrasinin Reddi Demokrasi, burjuva kapitalist toplum biçimlerinden biridir. Demokrasi, modern toplumun iki düşman sınıfının varlığının devamı üzerinde temellenir. Yani işçi sınıfı ile kapitalist sınıf ve her ikisinin kapitalist özel mülkiyet temelindeki işbirliği. Bu işbirliği, ifadesini parlamento ve ulusal temsilci hükümette bulur. Biçimsel olarak demokrasi, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğü ile kanun karşısında herkesin eşitliği ilkesini savunur. Gerçekte ise tüm bu özgürlükler son derece göreceli bir karaktere sahiptir. Bu özgürlüklere ancak, egemen sınıf olan burjuvazinin çıkarlarına dokunmadıkları sürece müsamaha edilir. Demokrasi, kapitalist özel mülkiyetin dokunulmazlığı ilkesini korur. Böylelikle demokrasi burjuvaziye, bir bütün olarak ülke ekonomisini, basını, bilimi, sanatı ve eğitimi kontrol etme hakkını verir ki bu da esasen burjuvaziyi tam olarak ülkenin tartışılmaz efendisi yapar. Ekonomik alanda bir tekele sahip olan burjuvazi, aynı zamanda politik alanda da sınırsız gücünü inşa edebilir. İşleyen bir demokraside parlamento ve temsilci hükümet vardır, ama burjuvazinin icra organları olarak vardırlar. Sonuç olarak demokrasi, burjuva diktatörlüğünün, politik özgürlükler formülü ile aldatıcı demokratik garantiler maskesinin ardına gizlenmiş bir yaklaşımından başka bir şey değildir. Anarşist Komünistlerin Örgütlenme Platformu, 1926
Sayfa 226
Reklam
Doğa onları türün devamı etmesi için kandırmaya uğraşıyor. Aşk denilen şey, çocuk yapmakla sonuçlanması gereken bir kandırmaca mı gerçekten?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.