Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk nedir? Bana kalırsa, güzel bir nesnenin niteliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinden başka bir şey olarak görülemez; bu etkiler bizim başımızı döndürür; bizi yakıp kavurur; eğer bu nesneye sahip olursak memnun oluruz; sahip olmamız mümkün değilse ümitsizliğe kapılırız. Peki, bu duygunun temeli nedir?... Arzu. Bu duygunun devamı nedir?... Delilik. Dolayısıyla, güdümüze sadık kalalım ve etkilerinden kendimizi koruyalım. Güdü, nesneye sahip olmaktır; o halde, sahip olmaya çalışalım, ama bilgelikle; ona sahip olur olmaz ondan yararlanalım; ya- rarlanamıyorsak kendimizi teselli edelim: Benzer binlerce başka nesne, çoğu zaman da daha iyisi, onun kaybı karşısında bizi teselli edebilir; tüm erkekler, tüm kadınlar birbirine benzer: Sağlıklı bir düşünmenin etkilerine direnebilecek aşk kesinlikle yoktur. Oh! Duyuların sonucunu bizim içimize gömerek, bizi asla bir şey göremeyecek hale sokan, ancak çılgınca tapılan bu nesneyle var olmamıza yol açan bu sarhoşluk ne büyük bir aldatmacadır! Yaşamak bu mudur? Bu, bize deliliğin etkilerine pek benzeyen metafizik hazlardan başka mutluluk bırakmayarak kanımızı emen ve kemiren yakıcı bir ateş içinde kalmayı istemek değil midir? Bu tapılası nesneyi eğer her zaman sevmek zorundaysak, onu asla terk etmeyeceğimiz kesinse, bu da bir zırvalık olur, ama en azından bağışlanabilir. Bu olabilir mi? Bu ezeli bağların asla yalanlanmadığına çok örnek bulabilir miyiz? Birkaç aylık hazzın ardından nesne bir süre sonra gerçek yerine yerleştiğinde, onun sunaklarında yaktığımız günlük bizim yüzümüzü kızartır ve artık çoğu zaman bizi baştan çıkarabileceğini bile düşünemez hale geliriz.
Uzun oldu alıntı biraz ama devamı ve öncesi itibari ile en ideali :)
Şu söyleyeceğim sözün artık basmakalıp olduğunu biliyorum , ama herkes söylüyor diye söylemekten geri kalacak değilim: İnsanın aklı acısına son vermese de , zaman son verecektir acıya . Acısından bıkarak , yorularak acısına son vermesi , aklı başında bir insan için çok utanç verici bir şey. Bence en iyisi , acın seni bırakmadan önce sen onu bırak ; istesen de uzun zaman sürdüremeyeceğin bir şeyden , elinden geldiğince çabuk vazgeç . Atalarımız kadınlara bir yas süresi tanımışlardı , o kadar süre yaş tutsunlar diye değil , daha uzun süre tutmasınlar diye . Erkekler için yasal bir süre yoktur , çünkü hiçbir süre yaraşmaz erkeğe . Ama yakılan odun yığınından zar zor uzaklaştırılan , üstüne kapandığı cesetten zor koparılan şu kadınlardan bir tanesinin gözyaşlarını bir ay akıttığını gösterebilir misin bana ? Hiçbir şey acı kadar çarçabuk nefrete dönüşmez . Acı tazeyken bir avutucu bulur kendine , kimi insanları çeker yanına ; sürüp giderse de gülünç olur , yanlış değildir çünkü bu ; ya yapmacıktır ya da deliliktir .
Reklam
Gün güne ekli mi, günler günlerin içinde yavaş mı, birbirinin devamı mı, her gün ayrı bir ömür mü, galiba bunları ayrı ayrı duydum ve yaşadım. Bazı gün tek başına başka her günden ayrı başka her günden uzun ve apayrı bir ömre ait gibiyken, bir başka gün öbürünün geceden bıraktığını devralıp sürdüren, inceletip kopararak bir bağımsız güne hazırlayan yapıdaydı. Saatler eşit değildi, günler eşit değildi, 1988 yılının Ağustos ayı ile bir başka ağustos aynı uzunlukta değildi. 21 Aralık hep en uzun gece değildi, hatta hiç değildi...
Başından beri nesiller boyu yankılanan pişmanlıkların ve yıkılmış umutların olduğu uzun bir geçmişin devamı olduğunu hissetmişti zaten.
Sayfa 134Kitabı okudu
Babam bizi bırakıp orduya gittiği zaman hayatın bir iskambil oyununa benzediğini söylediğini hatırlıyorum. Kartlar dağıtılmıştır ve qy'ın yılın ya da hayatının kalanı belki de o eli nasıl oynayacağına bağlıdır. Fakat plan yapmak için zamanın yok. Tereddüt edersen insanlar belki de bir sonraki hamleni tahmin eder. Öğütlerinin devamı şu şekildeydi: "Zorda kaldığında hayatını bir destek kağıt gibi düşün ve Bu eli nasıl oynayacağını planla. Bir sonraki hamlenle krizi fırsata çevirebilirsin."
Sayfa 30 - Soysal YayınlarıKitabı okuyor
YARIDA KALAN EDEBİYAT TARİHİ Atsız'ın dil, tarih ve edebiyat çalışmaları iç içe geçmiştir. Daha 1933-1934 yıllarında Orhun dergisinde yayımlamaya başladığı Köktürk ve Uygur dönemlerine ait metinlerin aktarmaları, aynı zamanda edebiyat tarihini de ilgilendirmektedir. Bitirme tezine dayanan ve yine Orhun dergisinde yayımlanan Edirneli
Reklam
TMT ANDI DEVAMI 2
Ölüm dahi olsa, verilen her vazifeyi yapacağım. Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi canımdan aziz bilip sonuna kadar muhafaza edeceğim. Gördüklerimi, işittiklerimi, hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğim.
İstanbul Sözleşmesi, 2. Dünya Savaşı sonrasında cephelerde eriyen erkek nüfus nedeniyle ortaya çıkan işçi ihtiyacını, kadınları sanayiye çekerek kapatmaya çalışan sermaye destekli projelerden biri olan ‘cinsiyet eşitliği’ projesinin devamı olarak düşünülebilir.
Hayırda yarışan bir toplum, hayrın devamı için çırpınan insanlar... Gözlerimiz Aksa avlusunda ümitsizce onları arıyor.
Devamı romantizmi yok etse (tartışılır) de burası ideal.
"...Bir haftadır hiçbir halt yapmadım, toplantılardan buluşmalara götürülüyorum ama bir saniyeliğine bile ortama katkıda bulunduğumu sanmıyorum. Alex Claremont-Diaz'ın dışarıda bir yerlerde takıldığını bilen birisi nasıl günlük hayatını sürdürebilir ki? Aklımı hiçbir şeye veremiyorum..."
Sayfa 193 - HenryKitabı okuyor
Reklam
Artık sadece onunla olsun , başka hiç kimseyle olmasın istiyorum. Başka hiçbir kız hayatıma girmesin istiyorum. Ben sadece Nisa 'yi istiyorum . Hani bir insanın gözlerinin içine bakarsın ve onun, aslında başladığın cümlenin devamı olduğunu hissedersin ya .... İşte Nisa benim için o cümlenin sonu. Noktası. Bu hayatta beni tamamlayan en güzel şey. ~ Demir Gürsoy
Bentham'a göre, devlet, çoğunluğun yararının tespiti ve devamı için oluşturulan bir insan organizasyonudur.
Sayfa 10
Eğer bilmiş olsaydım şu sayfanın devamı, bir şey yazılmamış olarak hiç boş kalır mıydı şöyle..?
İnsanoğlunda ruhun ölmezliğine ilişkin inanç yok edilse, yalnız sevgi değil, yeryüzünde hayatın devamı için bütün canlı güç de söner gidermiş.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.