Aşağıda sayılan başlıklar, önümüzdeki yıllarda hak ve batıl mücadelesinin yaşanacağı yeni mevzilerin isimleridir. Bu başlıklar, “Andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan çok azı dışında onun soyunu/neslini kendi kontrolüm altına alacağım” (İsra, 62) diyen şeytanın insana karşı açtığı yeni cephelerin isimleridir. Bu başlıklar,
Unutmamak gerekir ki bireysel ve toplumsal alışkanlıklarımızı değiştirip dönüştüren, büyük ölçüde konforlu hâle getiren dijital çağ birtakım açmazları da beraberinde getirdi. Bilgi kirliliği, linç kültürü, itibar suikastı, din istismarı gibi başlıklar altında hatırlayabileceğimiz bu hastalıkların temelinde ahlaki zafiyetler vardır.
Diyanet Dergisi olarak bu önemli ve sıcak konuyu, Dijital Mecrada Ahlak başlıklı bir dosyayla sayfalarına taşıdı.
Dosyada Abdurrahman Akbaş, “Dijital Ahlak”; Mustafa Çuhadar, “Neredesin?”;
Doç. Dr. Betül Önay Doğan, “Dijital İkilem”; Doç. Dr. Ekmel Geçer, “Sosyal Medyada Var Olmak: Psikoloji Ne Söyler?”; Dr. Murat Dağıtmaç, “İnsanoğlunun İcat Ettiği Dijitalleşmeden Geleceği Yönetecek Yapay Zekâya” başlıklı yazılarıyla katkıda bulundu. Bu ayki söyleşi konuğu Prof. Dr. Ali Büyükaslan.
“Bu ahlak bekçilerinin var ya, alayı ikiyüzlü! Açık giyinen işveli cilveli bir kadın gördüler mi demediklerini bırakmazlar. Ama o kadın bir selam versin, hemen dipleri düşer, maymuna dönerler! “
Müslümanlar nefs terbiyesinin temel ilkesinin az konuşmak
olduğunu; ayıpların örtülmesinin temel ahlak kaidesi olduğunu; kendini övmenin en büyük ahlak zaafı ve "görünme"nin de
"olma"nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kabul
ederler. Bu kabullere rağmen Müslümanların, görmenin ve gö
rünmenin hiyerarşisini değiştiren yeni teknolojileri sorgulamaksızın ve hiçbir filtre ya da kasis koyma gereği duymaksızın hayatlarına dahil ediyor oluşu, zamanımızın en çelişkili ve en eklektik durumu.
"Teknolojinin kurguladığı fantastik bir dünyada, din, ahlak, gelenek ve yardımlaşmadan yoksun, dijital uyuşturucuların etkisinde hedonik bir toplum (İntihar kuşağı) intihara sürüklenmenin eşiğinde..."
Her dönemin savaş teknolojisi farklıdır ve bu farklılık savaşın tarzını da belirler. Mesela kale duvarlarını yıkacak topların icadından önce şehirlerin fethi çok zordu. Fatih'in müjdelenen kumandan olma arzusu, topların yardımıyla gerçekleşti. Kullanılan savaş aletleri, savaşın tarzını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda ahlakını da beraberinde getirir. Köroğlu'na "Tüfeng icat oldu, mertlik bozuldu" dedirten farklı bir ahlak da gelmiştir, ateşli silahlarla birlikte. Mertliğin bozuluşunun en vahşi örneğini, Sırp nişancıların uzun menzilli silahlarla Bosnalı sivilleri adeta avlayışı esasında gördük ve "sniper" diye bir kelime kazındı hafızalarımıza.
"Yıl 2023, Sina Çölü’nde bir uçak düşer. Yolculardan bazıları son derece gizli ve esrarengiz ilişkiler ağının parçasıdır. Bölgeyi yeniden şekillendirmek isteyen kimi okültist ve evanjelik üst akıllar, dijital ağların patronları, güç odaklarına bağlı insan hakları dernekleri, medya aktörleri, terörist örgütler ve coğrafyanın savrulan insanları, gençler, bebekler…"
Katre-i Matem tadında bunca eser sonunda çok şükür. "Ahlâk neydi? Ahlâkın bu derece insanları yönetmesi doğru muydu? Ahlâk doğrudan kalple alâka ve zihinsel deneylerin kimyasını bozabilirdi. Zaman hem dost hem düşman. Hem mazlum hem zalim. Aktıkça köpüren bir nehir, durdukça kuduran bir şehir." İ.Pala'nın, değişen ve daha da değiştirilmekte olan bir dünyanın içinde kalbi ile savaşan insanlara tatlı bir armağanı. *60/25
#iyikikitaplarvar
#okudumbitti
#iskenderpala A-71
AKSİYOMATİK (AXIOMATIC) - GREG EGAN
Ted Chiang’ın Geliş ve Nefes kitapları gibi bu da bir bilim kurgu öyküleri derlemesi. Ted Chiang dil bilimi, algı ve özgür irade üzerine yazmayı severken; Greg Egan ise çoğunlukla matematik, nöroloji ve benlik hakkında yazmış. Peki kim daha iyi? Seçmek gerçekten zor. Belki Greg Egan’ın tekil romanlarını
Müslümanlar nefs terbiyesinin temel ilkesinin az konuşmak olduğunu; ayıpların örtülmesinin temel ahlak kaidesi olduğunu; kendini övmenin en büyük ahlak zaaffı ve ''görünme''nin de ''olma''nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kabul ederler.
Buna rağmen Müslümanların, görmenin ve görünmenin hiyerarşisini değiştiren yeni teknolojileri sorgulamaksızın hiçbir filtre ya da kasis koyma geregi duymaksızın hayatlarına dahil ediliyor oluşu, zamanımızın en çelişkili ve en eklektik durumu...