Psikiyatrist Prof.Dr Kemal Sayar kendisini merak edip biyografisini arastırdığımda psikiyatri dalında uzmanlık yapmış kendini cok iyi geliştirmiş çok donanımlı çok bilgili hala üniversitede hocalık yapıp hasta kabul edip diyaloglarıda çok iyi bir doktor ve bunun yanında harika bir yazar neden daha önce kitaplarıyla tanışmadım diye çok üzüldüm
Yavaşla kitabınıda tesadüfen tasavvuf kitaplarını araştırırken fark ettim. Kitabi alıp okuduğunuz sizde bana hak verecek neden daha önce okumadım diyeceksiniz.
Yavaşla kitabı ana ve ara başlıklarla birlikte 49 bölümden oluşuyor.Şu anda içinde bulunduğumuz dijital ve teknoloji çağ eleştirisi yaptığı eserinde ülkeyi yönetenlerden medya dünyasına, cemiyet hayatından (yüksek sosyete) moda dünyasına, popüler kültürden ahlaksız tv programları ve sosyal medyaya kadar her kesim nasibini almış.Hirant Dink cinayetinden tutunda Siyasi ahlak, bürokratik ahlak, etik ve şiddet, aile hayatı, kadın erkek ilişkileri, çocuk yetiştirme, ergenlerin dünyası, modern hayatın getirdiği psikolojik bunalımlar, toplumsal yozlaşma, kadın hakları, ötekileştirme tespit ettiğim konuların başlıcaları.
Baş döndürücü hızla her şeyin tüketildiği, hayatın ve meşgalelerin hızla aktığı, değerlerin yozlaştığı günümüz insanına yazar
"yavaşlayın, kendinizi bilin, kendinizi ve toplumunuzu tanıyın” mesajı vermektedir.
Özellikle "Zehir Dil" ve "Ben Tarikatı" bölümlerini çok begendim. Çok akıcı çok kaliteli ve bilgi hazinenize katacağı o kadar çok şey var ki , kesinlikle tavsiyemdir...
Adalet
Liyakat
Kararlılık
Ahlak
ilkeleri, devleti yönetme politikam olurdu ve bu doğrultuda hareket edip seçim zamanı icraat vaat ederdim.
Bazılarını sıralıyorum:
Dini bayramlarda yerel bir temsilci çocuklara harçlık vermek için gün boyu ilçenin merkez camisinde güler yüzle mesai yapacaktır
Vergide eşitlik değil vergide adalet tesis
.
İslam peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V) yine bir hadisinde, "Güzel ahlâk hataları eritir; suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlâk da ameli bozar; sirkenin balı bozduğu gibi." buyurmuştur.
.
Müslümanlar, nefs terbiyesinin temel ilkesinin az konuşmak olduğunu;
ayıpların örtülmesinin temel ahlak kaidesi olduğunu;
kendini övmenin en büyük ahlak zaafı ve ‘’ görünme’’ nin de
‘’olma’’nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kabul ederler.
Bu kabullere rağmen ,Müslümanların, görmenin ve görünmenin
hiyerarşisini değiştiren yeni teknolojileri sorgulamaksızın ve
hiçbir filtre ya da kasis koyma gereği duymaksızın hayatlarına
dahil ediyor oluşu, zamanımızın en çelişkili ve en eklektik durumu.
Bilim kurguyu bilime dönüştüreceği umulan ve her yıl öğrenme hızı yüz kat artan yapay zekânın işgücü piyasasında yaratacağı kaçınılmaz altüst oluş karşısında eğitim öğretim sistemini neler bekliyor?Embriyoların manipülasyonu yoluyla ortaya çıkan yeni öjenizmin aile, din ve ahlak anlayışımızın üzerindeki etkileri neler olacak? Yakın gelecekte insanoğlu yerini ,kendi icadı olan varlıklara ,yarı-makinelare, yarı-organizmalara, post-insanlara mı bırakacak?
Uğur Cumaoğlu, “Dataizm” ismini verdiği bu eserinde, aslında yeni çağın insanının inanma gereksinimi karşısındaki en büyük tehditten bahsetmiş.
Enformasyon Devrimi ve dijitalleşme çılgınlığının getirisi dataizm, bir din kisvesinde ortaya çıkmakta ve kendini alternatifsiz görmektedir. Bu tekno-dinin en büyük değeri veri akışıdır. Bu değer bağlamında mottosunu oluşturmuş, “veri güçtür” düsturunu benimsemiştir.
Dataizm, kendini bir din olarak öne sürerken ahlak prensipleri de yaratmaya çalışmıştır. İnsana sınırsız veri paylaşımı özgürlüğü tanıyan dataizm, onun mahremiyetini çökertmekle ahlâk sistemini şekillendirir. Ancak her an gözetim altında tutulan insana, denetlenme korkusu yaşamaması için yalnız kalmadığı düşüncesini telkin etmektedir. Böylece insan, bir daha yalnız kalmayacağı düşüncesinin morfiniyle gözetim korkusu karşısında uyuşturulmaktadır.
Uğur Cumaoğlu, bazı film ve belgesellerden dijital dünyanın gelecek kurgusu hakkında güzel yorumlarda bulunmuş. Bu çılgınlığın ileride bizi nerelere götüreceği konusundaki öngörüleri de sıralamış.
Bence bu eser, üslubuyla okuyucuya kolaylık sağlıyor ve anlama yönünden okuyucunun dilinde ekşi tat bırakmıyor...
Soru: Tesettür neden farz? Ateistler, kadın özgürlüğü sınırlandırılıyor diye propaganda yapıyorlar ve cinsel serbestliği ahlak kuralı olarak görmek istemiyorlar. Tesettürün getirisini götürüsünü açıklar mısınız?
Cevap: Yeryüzüne nizam vermeye çalışan çok sayıda kuvvetler var fakat temelde bunların ayrıldığı ana iki kuvvet, insanlığın tâ ilk
Psikiyatrist Kemal Sayar’ın bir aydının yapması gerektiği gibi ait olduğu ülke insanına ve dünyaya söylemesi gerekenleri, psikodinamik ritüellerle, insan ve toplum psikolojisini iyi gözlemlemiş bir çerçevede , hem teorik hem de aktüel bir söylemle bu kitaba sığdırdığını görmüş oldum. Bundan sonra hiç bir şey yazmasa bu kitap yeter.
Şu anda içinde
Müslümanlar nefs terbiyesinin temel ilkesinin az konuşmak olduğunu; ayıpların örtülmesinin temel ahlak kaidesi olduğunu; kendini övmenin en büyük ahlak zaafı ve “görünme”nin de “olma”nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kabul ederler. Bu kabullere rağmen Müslümanların, görmenin ve görünmenin hiyerarşisini değiştiren yeni teknolojileri sorgulamaksızın ve hiçbir filtre ya da kasis koyma gereği duymaksızın hayatlarına dahil ediyor oluşu, zamanımızın en çelişkili ve en eklektik durumu.
“Çocuğa,küçük şeylerden mutluluk duymasını öğreten,ona büyük bir servet bırakmış olur.” Aile ergenlikteki “aidiyet” ihtiyacının farkındaysa,çocuklar dertlerini ve düşüncelerini paylaşmak istediklerinde ev içinde kendilerine muhatap bulabilirler ki bulmalıdırlar. Ebeveynler çocuklarını spor ve sanat faaliyetlerine katılmaya teşvik ediyorsa,evde yüzlerce kitap ve en fazla bir televizyon varsa olur. Yemekler aileyle birlikte yeniyorsa beslenme denince “helal gıda” gelişim denince “ahlak” eğitim denince önce “dini eğitim” akla geliyorsa işler yolunda demektir.
Yepyeni bir kitapla yine karşınızdayım.
sefagedikcomtr tarafından uzun dönemli araştırmalar sonucu yazılan yazarımızın ilk kitabını okudum bitti.
Seksenaltı sayfalık on bölümden oluşan kitabımız cağımıza ışık tutuyor. Ilk bölüm Medya 'yı bütün incelikleri ile inceliyor. Radyodan başlayarak televizyon, sinema ve son olarak internet ile
İslam hukuku ve ahlak /etik alaninda çalişma yapan kuruluşlar ,yapay zekanin gerek bir araç niteliğinde teknolojik düzlemde kullanilmasinda gerekse dijital bir dunyanin bizzat kendisi hakkinda ,aktif bir şekikde incelemeler yapmalidir.
Hadsizlere tek cevabım olur.
Namussuz namuslulara tek cevabım olur.
Ahlak zabıtası geçinenlere tek cevabım olur.
Kifayetsiz muhterislere tek cevabım olur:
Senin ve senin gibilerin yeri dijital tarihin çöplüğüdür.
Engeli basar geçerim. 😂😂😂
Not : Kamuoyuna zorunlu yapılması gereken açıklamadır