Kitabı okuduğunuzda aklınızda bir soru işareti oluşuyor: Anadolu halkı gerçekten böyle mi?
Tamam cahil olabilir, yeterli devlet hizmeti alamıyor olabilir ama Yunan savaş uçaklarına da eğlenerek bakmaz! O zaman Kuvay-i Milliye nasıl kuruldu? Kahraman Maraş , Gazi Antep, Şanlı Urfa niye bu ön adları aldı? Sütçü İmam İstanbul'da tahsil yapmış bir ''aydın'' kişisi miydi? Bu Şerife Bacıları, Şahin Beyleri yok saymak oluyor.
Tamamen pozitif, pembe gözlüklerden bir tablo çizmek ne kadar subjektifse karamsar, herkesin sevgisiz, acımasız , vatan millet duygusu olmayan, askere ancak silah zoruyla giden kişilermiş gibi gösterilmesi çok yanlış. Ne analar oğullarını kınaladı da Allah yoluna kurban etmeye gönderdi.
Halide Edip'in bir Ateşten Gömlek ya da Sinekli Bakkal'ı olamaz Yaban. Halide Edip'in romanında vatanını satandan milliyet vatan aşkıyla kendini feda eden gençlere kadar bir çok tip işlenir, gerçek hayatta da öyle değil midir zaten?
Halk-aydın ayrılığına değinmesi açısından iyi bir kitap olabilir. Ama diğer yönleriyle çok realist bulmuyorum. Ayrıca kitabı genelde yabancı yazarların övmesi ve Türk halkını'' çok gerçekçi '' bir şekilde yansıtmışsınız demeleri de manidardır.
Anadolu köylüsünün sefaletten ve meşguliyetten yüzünü yıkayamayan kadının yüzünü ''çamurlu karnabahara'' bedenini kütüğe benzetmesi, eşeğin geviş getirmesi(!) de üzücü ayrıntılar arasındadır.