“İnsanlar çok yozlaştılar, dünyadan, yaratıklardan koptular.Ölüm korkusu bitirdi onları. Başlarını bu korkudan dolayı taştan taşa vuruyorlar. Vurdukça da tozutuyorlar. İnsanlar bir gün karınca oldukları gün, karıncalar gibi alçakgönüllü oldukları gün, birbirlerini yemedikleri gün kendilerini kurtaracaklar..."
Birkaç ay önce (11 Şubat 2024) hayatını kaybeden aynı zamanda senarist ve yönetmen olan Füruzan, İlk kitabı “Parasız Yatılı”yla Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan ilk kadın yazarımızdır. Vefatından bir yıl önce ve 90 yaşında yayımladığı son öykü kitabı “Akim Sevgilim”de üç öykü var: Akim Sevgilim, Sesi Olmayan Türkü, Varoşlarda.
Hepsinin
“Ne çalışırken ne çalıştırırken paranın zaman olduğunu unutmayınız. Bu zihniyet bize de er geç yerleşecektir. Avrupa’ya da başka türlü ayak uyduramayız.”
“Kadının hanımefendisi çocuk doğurmak, aile kurmak, öğretilenleri yapmak için mi bir erkeğin eziyetini, kahrını çekerdi, öyle mi? Peki, küçük teyzem hanımefendi olamadı da ondan mı verem oldu?”
“Hep önemli ve önemsenen başka insanlara göstermek için mi yaşanır her şey?
Âlem için mi teyzeciğim?
Lütfen, söylesenize. Hayat hep ‘ne derler sonra’ diye mi yaşanır?”
Şizofreni nasıl bir şey?
Bu sorunun cevabı eserde fazlasıyla gerçekçi bir şekilde verilmiş. Bunun en önemli sebebi kitabın yazarının da bir zamanlar akıl hastanesi deneyimi olması. Bu sebeple eser aslında yarı otobiyografik bir roman.
Şizofreni hastası 16 yaşındaki Deborah, kendine Yr krallığı adını verdiği bir dünya kurar, gerçek yaşamdan tamamen kopup orada yaşar ve oranın diliyle konuşmaya başlar. Akıl hastanesinde tedavi gören Deborah acaba hastalığı yenebildi mi?
Kitabı aslında isminden dolayı merak edip almıştım ve içeriğini hiç böyle beklemiyordum. Yazarın da akıl hastanesi deneyimi olması merak uyandırdı. Dramaya girmeden olayların gerçekçi bir şekilde anlatılması etkileyiciydi. Fakat okunması kolay bir kitap değil; dil durağan. İçerikte birden fazla dünya, psikolojik süreçler ve betimlemeler fazla olduğu için akış karışıp, sıkabiliyor. Bu yüzden merak edenlere ara vermeden okumasını öneririm.
“Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Aana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.”
“Yaşamak, savaşmak demektir.”