Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sayıklamalar
Kafamda nedensiz cevapsız bir sürü hadise Her şeyin bir nedeni olmalıydı bir anlamı... Bunca acının bir karşılığı olmalıydı Karşıma geçsin göğsüme vursun ben ona bir neden soramam o bana sorsun o ki bana bahsedilmiş bir şey ama gel gelelim görelim ki bana bahsedilmiş bana emanet olan asla benim olmamış ağır bir sicil gibi bir ayıp gibi duruyor karşımda Karşımda, aklımda, yanımda! Dilhun 🌹
Sevgilim." diyor, "Hatrım." elimi göğsüne bastırırken. Altı yıl önce, iskele kenarında yaptığı gibi. Bana hatırlatmak istiyor. Gözleri titrek titrek, kapatmıyor, öylece iliklerime bakıyor canımı parça pinçik ederek. Kalakalıyorum. "Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın, bu yalnız, dilhun vadinin en güzel zambağı sensin."
Reklam
Yormayalım birbirimizi, papatya yapraklarını kopartmayalım. Seveceksen kitaplarımı sana okuyacağım, sevmeyeceksen şiirlerimde dîlhun eyleme sebebim olarak bahsedeceğim. -Lenciy
Bir hikâyenin başlayıp bitmesi için ne bir yolculuğa çıkmak gerekiyordu ne de bir yolcunun gelmesini beklemek… Medine Karaalp / Dilhun Kordergi
Gönüllü kaybolanları aramak beyhudedir şarkılarda, şiirlerde, satır aralarında, tozlu sayfalarda, gidilmemiş yollarda, söylenmemiş sözlerde… Medine Karaalp/ Dilhun Kordergi
Reklam
“Ne zaman kıbleye dönsem dilhun Seni bir mahfede pûyan görürüm. Tevfik Fikret
Mübrem
"Gülüşündeki cennete hasret Efsunkâr bakma be nispet Eyliyorlar lafügüzaf Bana faydası yoktur izahın Bu garip Şehz çoktandır dilhun Safderundum hep ağlatuldum Hafif girift birazcık da mecnun Mübrem sensiz ben deli oldum..." 🥺❤️‍🩹
Reklam
İYİ GECELER :)
En güzel iç döküştür, yazmak. Ne seni yargılar ne de seninle tartışır. Sadece seni dinler, sadece sen ve kelimelerin olur. Yüreği dîlhun olanların en güzel tedavisidir yazmak. -Lenciy
"sevgilim, hatrım" diyor, elini göğsüme bastırırken, "Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın, bu yalnız dilhun vadinin en güzel zambağı sensin."
Ne zaman kıbleye dönsem dilhun Seni bir mahfede pûyan görürüm.
Atakları başlamışdı Dilhun'un. Tek bir kelam bile kriz geçirmesine neden oluyordu. Kendine ne kadar hakim olmak isterse bir o kadar da dizginlenemiyordi ataklar. Yılmıştı, tükenmişti, dayanacak gücü kalmamıştı artık. Bayılmak, gerekirse ölüm uykusuna girmek ve bir süre herkesten, kendinden bile uzak durmak isteyi baskındı son günlerde. Atakların gecelere denk gelemsinin de vardı bir nedeni. Kabuslar uyutmuyordu. Her gece korku filmi gibi geçiyordu. Ondandı uyku gözlerinden aksa bile sabahlara kadar uyumamak için direnmeleri. Ama anlamıyordu kimse. Attığı her çığlık, aslında"kurtarın beni!" diyordu da, kulaklarını tıkayan herkes ruh hastası olduğu kanısındaydı. Suskun hastaneye gelmeden önceki halini filim şeridi gibi aklında geçirmesine neyin sebep olduğunu düşünüyordu ki, Suat soruyu tekrarladı: "Dilhun, görüşmeyecek misin? Bu kaçıncı gelişi. Neredeyse kliniğin kapısına döşek serecek." Onu asla affetmeyecekti. Sesini çalmıştı ve bunun bir bedeli olmalıydı. Attığı her çığlıkta mahzenine bir adım daha yaklaştırmıştı Suskun'u. Ve her geriye adım mesafeler açmıştı ardından. Suat doktora "Hayır!" bakışı attı ve yeniden başını dizlerine yasladı. "Yalnız kalmak istiyorum!" dercesine...
Kitabsever
Kitabsever
Camları kırmak kan- revan olan ellerinden başka bir tek işe yaramıştı. Çok güzel bir tablo vardı Mavi'nin duvarında. Duvarları da maviye boyatmışlardı, Suat istemişti bunu. Sanki o çok sevdiği ufuklar da odaya dolacakmış gibi... Dilhun'u bir uçurumun kıyısında bulup getirmişti kliniğine. Donuk bakışlarıyla ufuğa dalmış, ha düştü, ha düşecekken yakalamıştı belinden. İntihar değildi niyeti Suskun'un, hissizleşmiş, umursamazlığın kıyılarına vurmuştu. Suat olmasa... Masmavi duvarda kırmızılı bir kadın vardı. Kollarını gökyüzüne açmış, umudunu kucaklıyordu. Evet, Dilhun'un kanıyla, kendi çizimiydi. Hemşire kapıyı açtığında ilk resmi farketmiş, büyülenmişti. Sonra tam duvarın dibine yığılıp kalan Suskun'u görünce duvara tutunmuştu kendinden geçmemek için. "Suskun hanım, acınızı söküp atmayı daha kaç yoldan deneyeceksiniz?" Bilmiyordu ki, Dilhun, acısını atmak için değil, bir ömür izlemek, olur da hafıza kaybı yaşarsa unutmamak için duvara nakşetmişti.
Kitabsever
Kitabsever
316 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.