Kalem Kalesi
Son günlerde en faydalı girişimlerimden bir tanesi Nuri Pakdil okumalarıdır. Bugün Kalem Kalesi’ni de bitirdim. Okudum ve gördüm ki, yazmak da bir nevi bu dönemin silahıdır. Kalem tutan eller yazmalıdır. Ve kalemi her an yanında taşımalıdır. Yatarken bile başucuna kalem kağıt koymalıdır. İlhamın nerede ne zaman geleceği belli olmaz.
‘Ben kaybolmanın erdemlerine inanan birisiyim. Göz önünden çekilmenin, sessizliğe bürünmenin, dünyayı biraz da bir kovuğa yerleşip oradan seyreylemenin insanı geliştirdiğine inanıyorum.’
.
Okuduğumuz bazı kitapların hayatımızdaki anlamları izah ettiğini farkediyorum. Mesela… Bazen kelimeleri bir araya getiremediğimiz yaşantılarımız oluyor. Aslında hepimizin içinde kendimize özgü şairler,yazarlar ve hayatımızda da birbirimizden bağımsız birer şiir evrenimiz olduğunu düşünürüm. Sadece bunları açık etmek yerine hissettirdiklerini hazmetmeyi yeğleriz kimimiz, kimimizse anlatır birçok duyguya tercüman olur. Sonra bir kitap okur ruhumuzu doyururuz. Çünkü “Samimiyet ruhun özgürlüğüdür” diyor Kemal Sayar, o kadar haklı ki. Ben de anlattığı tüm satırları dinledim tam manasıyla, çoğundan kendi payıma düşeni aldım ve onun da dediği gibi ‘Dilimin döndüğü kadar sustum’ özellikle “Özgür ruhunun samimiyeti” hususunda.
.
Kemal Sayar’ın 6 bölümden oluşan, bence, “beni okumayın, anlattığım bu okyanuslar kadar derin anlamlar taşıyan satırlarımı dinleyin” dediği kitabı… Hiç adetim olmamasına rağmen çizdiğim satırları var. Belki dilim dönmedi onun gibi anlatmaya kendimi ama öyle güzel hissettim ki. Beni zaman denen balonda seyahat ettirdi tüm olgunluğumla.
#kemalsayar #birazyağmurkimseyiincitmez #timaşyayınları