Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kilisenin önündeyim, kerpiç bina yıllarla kararmış. Duygusal nedenlerden ötürü içeri gireceğim. Sadece duygusal nedenlerden ötürü. Lenin’i okumadım ama onun, “din kitlelerin afyonudur,” dediğini başkalarından duydum. Kilisenin basamaklarında kendi kendime konuşuyorum: evet, kitlelerin afyonu. Kendim, ateistim: Mesih Düşmanı’nı okudum ve önemli bir yapıt olduğunu düşünüyorum. Değerlerin değişiminden yanayım ben. Kiliseden kurtulmalıyız, kilise aptalların, ahmakların, cibilliyetsizlerin ve şarlatanların sığınağıdır.
Reklam
Marx "Din kitlelerin afyonudur." dediğinde Hristiyanlık ve Kilise dışında hangi dini tecrübeden gerçek manada haberdardı? İslam'ı ne kadar biliyordu? Hinduizm'i, Budizm'i ne kadar biliyordu? İtaat ve teslimiyetin yanı sıra dinin devrimci ve dönüştürücü gücünü neden hiç görmedi ya da görmek istemedi? Voltaire, Katolik Kilisesi'ne ve Papalık otoritesine yoğun saldırılar yaparken ve bunu akıl, rasyonalizm, bilim ve aydınlanma adına yaparken "din" diye eleştirdiği şey evrensel manada din, inanç, ahlak ve metafizik miydi, yoksa spesifik olarak Avrupa tarihi içerisinde yaşanan dini bir tecrübe miydi?
Proto-kapitalizm döneminden bahsediyoruz, henüz kapitalizm tüm boyutlarıyla ortaya çıkmış değil. Marx böyle bir zamanda bile çok iyi gözlem yaparak emeğin sömürüldüğünü ve insanın nasıl yabancılaştığını anlatıyor. Bu sonuçlardan sonra yaptığı çıkarımlar ve önerdikleri yanlıştı. Bilhassa din meselesindeki "Din kitlelerin afyonudur." sözünün ya da yaklaşımının ne kadar yanlış olduğunu tarih defalarca gösterdi. Maalesef dünyada, özellikle de ülkemizde solun İslam'la ilişkisini Marx'ın bu yanlış okuması üzerinden kurması büyük bir kayıptır. Çünkü Marx, Avrupa'nın hususi bir dinî tecrübesine atıfla bu cümleyi söylemişti, özellikle de Katolik Kilisesi'nin Avrupa'nın feodal yapısının devam ettirilmesinde oynadığı role atıfla... Aslında bu söz bir iktibastır, Feuerbach'ın Hristiyanlık okumalarından hareketle ulaştığı bir neticedir. Belki Avrupa'nın dini tecrübesi kendi özgün şartlarında dikkate alındığında bu tür hükümler verilebilir. Ama kalkıp bunu tüm dinlere, dünyadaki bütün dinî tecrübelere teşmil ettiğinizde büyük bir hata yaparsınız. İslam'ın, Hinduizm'in, Budizm'in, Afrika dinlerinin böyle bir tecrübesi olmadı. Her biri kendi mecrasında farklı tecrübeler yaşadı.
Marx a göre din, kitlelerin afyonudur, kitlelerin uyuşturucusudur
Reklam
Marx'ın dediği gibi "Din kitlelerin afyonudur."Kuşkusuz, sorunlar dinlerin bizatihi kendilerinden değil,din faktörü siyasal amaçları için kullanan sözde politikacılardan kaynaklanır.Öte yandan,bir din olarak İslam, siyaseten kullanılmaya en elverişli dindir ve bizim coğrafyamızın siyasileri ,kelimenin tam anlamıyla,bu işin cambazıdır.
Sayfa 34 - Karakarga yayınları
Bugün büyük bir zihni savrulma içerisindeyiz. Sağ-sol kavramları bizi izah etmiyor. Başka tecrübelerin neticesinde ortaya çıkmış kavramlanı gelip burada uygulamaya kalktığınızda bize uymuyor, oturmu yor. Yine "Din kitlelerin afyonudur." örneğinden hareket edecek olursak bu söz, büyük oranda kilise ve kilisenin suiistimal leri için kullanılmış iken-Marksistler bunu başka noktalara da taşıyor tabii bunu Türkiye'de uyarladığınızda olmuyor. Ne kiliseye tekabül eden bir kurumunuz ne de "Papa'nın masumiyeti" diye bir kavramınız var
192 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.