Merhabama merhaba aldım.
Bir mesajdı, korkarak attım
Başka ne yazayım diye düşündüm
Lalala lalala la lalaaa
Odanın duvarını boyamaya kalktım
Rengin tonunu tutturamadım
Hortumu çıkarıp balkonu yıkadım
Akşama kadar ayaklarım cıbıl cıbıl dolaştım
Yabancı müzik dinledim.
Türkçe müzik dinledim
Trendyoldan burger söyledim
+ 3 liraya orta boy patatesi büyük sipariş eklettim.
Gele gele küçük boy patates geldi
Ona da şikayet yazdım.
Vakti böyle geçirdim işte
Hiçbir şey yazmadım sana ama hiçbir şey.
Margarin eritmek sıcak tavada
En büyük zevkim.
Ya senin en büyük zevkin ne diyemedim
Hiç değilse
Memleketin nere diye bir sorardı insan değil mi
youtu.be/UYCwB-pOb_g
Lisede ilk günümdü.okulun girişinde panoda asılı olan listede sınıfımı ararken rastladım ilk defa ona.Parmağıyla aşağı doğru listeyi yoklarken istemsiz bir şekilde parmağının,elinin zerafetine dalmış gözlerim.O kadar naif o kadar masum bir yüzü vardı ki bir türlü gözlerimi alamadım ondan.Öyle ki liste sırasında
Yokluğun buz gibi soğuk
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
YARISI OLMAYAN ADAM -YILBAŞI ÇAVUŞ
Yazar: Ragıp Karadayı
NOT: Merhume Ayşe GÖNEN Hanımefendinin yaşamış olduğu hatıradan hikâyeleştirilmiştir…
***
Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği küçük ve şirin kazamızda huzur ve saadetle yaşayan, hâli vakti yerinde zengin bir aile sayılırdık. Memleketimiz; yedi düvele karşı mücadele ettiği büyük
Gittin!
Geride bir şehri bıraktın,
Tüm yaşanmışlıklar la,
Tüm yaşanılamayan lar.
Yani yanlız kalan insanlar olmadı bu gidişte.
Gittin!
Peşin sıra dön demedim,
Dön bir bak geçmişe diyemedim..
Bittin,
Tam bittin demiştim ki dün,
Bugün o sokakta kokundu burnuma vuran,
Mor begonviller bittin dediğimde anımsattı seni bana,
Anıları yeniden yaşattı ruh'uma..
Oysa gitmemişsin.
Ben izin vermedikçe de gidemeyecektin.
Aslını görmediğim bir resim hakkında konuşmaktan kaçındım.
Sanatın Öyküsü'nün girişinde aşağı yukarı böyle bir şey söyler Gombrich.
Okuduğumda, böylesi bir titizlik karşısında nasıl da hürmetle eğilmiştim.
Hürmetle.
VE gıptayla.
Kendimi, hakkında konuşmayı düşündüğüm her tablonun orijinalini görmek zorunda hissedişimin nedeni işte bu