Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Merhaba bey, nasılsın?" Kâtip de irgatbaşıyı sevmezdi ama, belli etmedi: "İyiyim. Sen?" "Sağlığına duacıyım..." Kâtip, pamukçu " oğlanlardan sonra "kütlücü"lerin de kartlarını zımbalayıp, "sulu kozacı"lara geçti. Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titreşiyorlardı. Kâtip, "Ne
Kâtibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: — Donuyoruz desene lan, hırt! işçinin çeneleri vuruyordu: — Donuyok, diye tekrarladı. — Donuyoruz de be! — Donuyok! — Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz! — Do-nu-yok.
Reklam
Biraz insan ilişkileri karalaması yapayım dedim "iletişim"
Bardağı ters tutun ve içine su doldurmaya çalışın. Bardağın içine su doldurabildiniz mi ? Muhtemelen yerçekimi olduğundan dolayı dolduramadınız. Su, bardağın tabanından etrafına akarak ve yere (lavaboya) dökülür. Peki bunun konumuz ile ne alakası var ya da Amerikayı tekrar keşfetme kararı mı aldı bu adam dediğinizi duyar gibiyim "**sen neyin
Böyle bir sahne izlemiştim demek bu kitapta geçiyormuş
Kâtibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: "Donuyoruz desene lan, hirt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem kâtip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..." Araya irgatbaşı girdi: "Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlara varmi somun! Yerler! Var mı nallı Fatma? Tamam...". Kâtiple irgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderlerken, "Donuyoruz" diyemeyen işçi eliyle arkalarından "Nah!" yaptı. Sonra da iş arkadaşına döndü: "Donuyoruz," dedi. Arkadaşı güldü: "Kâtibe niye demedin?" "Keyiflensin diye..." "Keyiflensin diye mi?" "Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara!"
Kendini adam bellesin fukara!
"Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem kâtip efendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..." Araya ırgatbaşı girdi: "Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlara varmı somun! Yerler! Var mı nallı Fatma? Tamam...". Kâtiple Irgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderlerken, "Donuyoruz" diyemeyen işçi eliyle arkalarından "Nah!" yaptı. Sonra da iş arkadaşına döndü: "Donuyoruz," dedi. Arkadaşı güldü: "Kâtibe niye demedin?" "Keyiflensin diye..." "Keyiflensin diye mi?" "Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara!"
Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titreşiyorlardı. Katip, "Ne o?" dedi. "Ne oluyorsunuz?" Kalın kemikli, iriyarı ama kupkuru biri, "Donuyok," diye tekrarladı. Katibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: "Donuyoruz desene lan, hırt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem katip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..." Araya ırgatbaşı girdi: "Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlara var mı somun! Yerler! Var mı nallı Fatma? Tamam..." Katiple ırgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderlerken, "Donuyoruz" diyemeyen işçi eliyle arkalarından "Nah!" yaptı. Sonra da iş arkadaşına döndü: "Donuyoruz," dedi. Arkadaşı güldü: "Katibe niye demedin?" "Keyiflensin diye..." "Keyiflensin diye mi?" "Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara!"
Reklam
Katip: Ne o? Ne oluyorsunuz? Yusuf: Donuyok. Katip: Donuyoruz desene lan hırt! Yusuf: Donuyok. Katip: Donuyoruz, de be! Yusuf: Donuyok. Katip: Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz! Yusuf: Do-nu-yok! Katip: Ayı efendim. Ayı!.. Donuyoruz. Yusuf: Diyemem katip efendi. Dilim alışmış bir sefer. Dönmüyor. Katip yardımcısı: Nefesini tüketme. Bunlar nerde, insanlık nerde? (Katip ve yardımcısı ayrılırlar oradan ve işte o an hiç beklenmedik bir şey olur.) Yusuf: Donuyoruz. Bir diğer işçi: Katibe neden demedin? Yusuf: Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara.
Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titreşiyorlardı. Kâtip, "Ne o?" dedi. "Ne oluyorsunuz?" Kalın kemikli, iriyarı ama kupkuru biri, "Donuyok," diye tekrarladı. Kâtibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: "Donuyoz desene lan, hırt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem kâtip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..."
Biraz uzun ama ikonik bir sahne
Merhaba bey, nasılsın?" katip de ırgatbaşını hiç sevmezdi,ama belli etmedi. "İyiyim.Sen?" "Sağlığına duacıyım..." Katip, "pamukçu" oğlanlardan sonra "kütlücü" lerin de kanını zımparalayıp"sulu kozacı" lara geçti. Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titresiyorlardı.Katip, "Ne
Alışmışık ..:))
— Donuyoruz desene lan, hırt! işçinin çeneleri vuruyordu: — Donuyok, diye tekrarladı. — Donuyoruz de be! — Donuyok! — Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz! — Do-nu-yok. — Ayı efendim ayı. Donuyoruz! — Diyemem kâtip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..
Sayfa 64
Reklam
Sonra kâtibe: “Merhaba bey, nasılsın?” Kâtip de ırgatbaşıyı sevmezdi ama, belli etmedi: “İyiyim. Sen?” “Sağlığına duacıyım...” Kâtip, “pamukçu” oğlanlardan sonra “kütlücü”lerin de kartlarını zımbalayıp “sulu kozacı”lara geçti. Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titreşiyorlardı. Kâtip, “Ne o?” dedi. “Ne
Sayfa 62 - Everest Yayınları
Genç Türkiye Cumhuriyeti'ne 1923 yılı itibariyle Osman­ lı'dan kalan miras şudur: Nüfusun %80'i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bir bölümü yerleşik değil göçebe. 40.000 köyün 37.000'inde ne okul var, ne yol var ne posta ne de dükkan. 40.000 köyde yaklaşık 1 1 milyon insan yaşıyor. Bu insanların ancak %2'si okuryazar. 1922 istatistiklerine
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.