Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
208 syf.
6/10 puan verdi
·
13 günde okudu
#cevizyorumluyor #anadolukorkuöyküleri2 Minik yayınevinden çıkan bu korku hikayeleri toplaması aslında 3 adet kitaptan oluşan bir serinin ikinci kitabı mail kitabı seneler önce okumuştum onu işte bu ikincisi 2017 yılından beri bekliyor aslında kitaplıkta. İçinde hangi yazarlar var diye sorarsanız: Işın Beril Tetik, Umut Dülger, Ayşegül Nergis,
Anadolu Korku Öyküleri 2
Anadolu Korku Öyküleri 2Kolektif · Bilgi Yayınevi · 2017126 okunma
Kendini adam bellesin fukara!
"Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem kâtip efendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..." Araya ırgatbaşı girdi: "Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlara varmı somun! Yerler! Var mı nallı Fatma? Tamam...". Kâtiple Irgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderlerken, "Donuyoruz" diyemeyen işçi eliyle arkalarından "Nah!" yaptı. Sonra da iş arkadaşına döndü: "Donuyoruz," dedi. Arkadaşı güldü: "Kâtibe niye demedin?" "Keyiflensin diye..." "Keyiflensin diye mi?" "Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara!"
Reklam
Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlanıyla titreşiyorlardı. Katip, "Ne o?" dedi. "Ne oluyorsunuz?" Kalin kemikli, iriyanı ama kupkuru biri, "Donuyok," diye tekrarladı. Kätibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: "Donuyoruz desene lan, hirt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı.
- Ne o? dedi. Ne oluyorsunuz? Kalın kemikli, iriyarı ama kupkuru biri: - Donuyok, diye tekrarladı. Katibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: - Donuyoruz desene Ian, hırt! İşçinin çeneleri vuruyordu: - Donuyok, diye tekrarladı. - Donuyoruz de be! - Donuyok! - Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz! - Do-nu-yok. - Ayı efendim ayı. Donuyoruz! -Diyemem katip efendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor.. Araya lrgatbaşı girdi: - Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Katiple ırgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderlerken, « Donuyoruzıı diyemeyen işçi eliyle arkalarından «Nah! ıı yaptı. Sonra da iş arkadaşına döndü: - Donuyoruz, dedi. Arkadaşı güldü: -Katibe niye demedin? -Keyiftensin diye ... -Keyiftensin diye mi? -Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fıkara!
Do-nu-yok
- Ne o? dedi.Ne oluyorsunuz? Kalın kemikli, iriyarı ama kupkuru biri: - Donuyok, diye tekrarladı. Katibin yüzü bok koklamiscasina buruştu: - Donuyoruz desene Ian, hırt! İşçinin çeneleri vuruyordu: - Donuyok, diye tekrarladı. - Donuyoruz de be! - Donuyok! - Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz! - Do-nu-yok. - Ayı efendim ayı.Donuyoruz! Diyemem katip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmü yor...
İstanbul'da bulunduğumuz bir yaz müzeleri do­ laştı, eski yapıtları inceledi. Topkapı Sarayı'nda ne var, ne yok hepsini birer birer gözden geçirdi. Topkapı Sarayı Müzesi'nin kurulması da Atatürk'ün iste­ ğiyle olmuştur. Mecidiyeköşkü'nü gezerken, Millî Eğinan, fakat ne hikmetse halkın gözünden saklanan Hü­kümdarların portrelerini görmüş ve bunların sergilen­mesi emrini vermişti. Atatürk ayrıca halkın içeri alın­masını da istemiş, o sırada Gülhane Parkı'nda bulu­nan bir çok kimseler, çevresini kuşatmış olarak Sa­raya alınmıştı.
Reklam
Her yerde geçen o sahne:))
"Donuyoruz desene lan, hırt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem katip evendi, dilim alışmış bi sefer, dönmüyor." Araya ırgatbaşı girdi: "Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlara var mı somun yerler! Var mı nallı Fatma? Tamam." Katiple ırgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderken, "Donuyoruz" diyemeyen işçi eliyle arkalarından "nah!" yaptı. Sonra da iş arkadaşına döndü: "Donuyoruz," dedi. Arkadaşı güldü: "Katibe niye demedin?" "Keyiflensin diye.." "Keyiflensin diye mi?" "Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara!"
Sayfa 68 - Everest Yayınları, 62.BaskıKitabı okudu
İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok." "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem kâtip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor Araya irgatbaşı girdi: "Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlar mı somun! Yerler! Var mı nallı Fatma? Tamam..." Kâtiple irgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderleri "Donuyoruz" diyemeyen işçi eliyle arkalarından "Nah!" yaptı. Sonra da iş arkadaşına döndü: "Donuyoruz," dedi. Arkadaşı güldü: "Kâtibe niye demedin?" "Keyiflensin diye..." "Keyiflensin diye mi?" "Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara
Katip: Ne o? Ne oluyorsunuz? Yusuf: Donuyok. Katip: Donuyoruz desene lan hırt! Yusuf: Donuyok. Katip: Donuyoruz, de be! Yusuf: Donuyok. Katip: Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz! Yusuf: Do-nu-yok! Katip: Ayı efendim. Ayı!.. Donuyoruz. Yusuf: Diyemem katip efendi. Dilim alışmış bir sefer. Dönmüyor. Katip yardımcısı: Nefesini tüketme. Bunlar nerde, insanlık nerde? (Katip ve yardımcısı ayrılırlar oradan ve işte o an hiç beklenmedik bir şey olur.) Yusuf: Donuyoruz. Bir diğer işçi: Katibe neden demedin? Yusuf: Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fukara.
Kalın kemikli, iri yarı ama kupkuru biri, “donuyok.” Diye tekrarladı. Katibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: “Donuyoruz desene lan hırt” İşçinin çeneleri vuruyordu: “Donuyok,” diye tekrarladı. “Donuyoruz desene be!” “Donuyok!” “Mahsus mu yapıyorsun? Do nu yo ruz!” “Do nu yok!” “Ayı efendim ayı. Donuyoruz! “Diyemem katip efendi, dilim alışmış bir sefer dönmüyor.” Araya ırgat başı girdi: “Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlarda var mı somun! Yerler! Var mı nalla fatma? Tamam…” Katip ve ırgat başı mağazalara gülüşerek giderken, “donuyoruz” diyemeyen işçi eliyle arkalarından “Nah!” Yaptı. Sonrada iş arkadaşına döndü: “Donuyoruz” dedi. Arkadaşı güldü: “Katibe niye demedi?” “Keyiflensin diye…” “Keyiflensin diye mi” “Keyiflensin diye. Bizi ayı kendini adam bellesin fukara!”
Reklam
güzel hikaye ...
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur sa- man içinde masal ülkesinde anne, baba, babanın babası olan büyükbaba ve yukarıda bahsi geçen sekiz yaşında bir oğlan çocuğundan oluşan bir aile yaşarnuş. Oldukça ihtiyarlarmş olan büyükbabanın elleri titrer, bu yüzden de ne zaman sofraya otursalar adamcağızın lokmaları sağa sola saçılırmış,
Logos
Herakleitos her şeyden önce bir Logos'a inanıyordu. Kitabının ilk tümcesi, bütün olup bitenlerin seyrini belirlediğini söylediği bu Logos'un doğru oldugunu ya da ger- çekten var olduğunu agırbaşlı bir tonda ortaya koyar. Gigon'un da ileri sürdüğü gibi Logos'tan aynı anlamda söz eden diger fragmanların da kitabın giriş bölümüne
Sayfa 426Kitabı okudu
Film sahnesinden de hatırlarız...
Sulukozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titreşiyorlardı. Kâtip: "Ne o?" dedi. "Ne oluyorsunuz?" Kalın kemikli, iriyarı ama kupkuru biri: "Donuyok," diye tekrarladı. Kâtibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: "Donuyoruz desene lan, hırt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok. "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!" "Diyemem kâtip evendi, dilim alışmış bir sefer, dönmüyor..." Araya Irgatbaşı girdi: "Nefesini tüketme. Bunlar nerde insanlık nerde. Bunlara var mı somun? Yerler! Var mı nallı Fatma? Tamam... Kâtiple Irgatbaşı arka mağazalara gülüşerek giderlerken, 'Donuyoruz' diyemeyen işçi eliyle arkalarından 'Nah!' yaptı. Sonra da iş arkadaşlarına döndü: "Donuyoruz," dedi. Arkadaşı güldü: "Kâtibe niye demedin?" "Keyiflensin diye..." "Keyiflensin diye mi?" "Keyiflensin diye. Bizi ayı, kendini adam bellesin fıkara!"
Sayfa 66 - Cem YayıneviKitabı okudu
Şöyle ki, bilimin kendisi, birçok kabul üzerinde yükselir. Bilim yapmak isteyen bir kişi, birçok şeyi var kabul eder, onların varlığından şüphe duymaz. Örneğin, akli me- lekelerinin manipüle edilmediğini veya algılarının kendisini yanıltmadığını varsayar. Yine bilim insanları, doğada yasala- rın bulunduğunu ve bu yasaların değişmediğini
Sulu kozacılar sırılsıklam üst başlarıyla titreşiyorlardı. Katip, "Ne o?" dedi. "Ne oluyorsunuz?" Kalın kemikli, iriyarı ama kupkuru biri, "Donuyok," diye tekrarladı. Katibin yüzü bok koklamışçasına buruştu: "Donuyoruz desene lan, hırt!" İşçinin çeneleri vuruyordu: "Donuyok," diye tekrarladı. "Donuyoruz de be!" "Donuyok!" "Mahsus mu yapıyorsun? Do-nu-yo-ruz!" "Do-nu-yok!" "Ayı efendim ayı. Donuyoruz!"
68 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.