Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
Okuduklarımız, izlediklerimiz ve düşündüklerimiz hakkında tartışabilecek doğru dürüst birilerini bulmak, okuyacak, izleyecek ve düşünecek doğru dürüst şeyler bulmaktan daha zor.
Okumak istediğimiz çoğu kitabı okumaya yetişemeyeceğiz. Belki de çoğu zaman yanlış insanlarla birlikte olacağız. Peki, ne yapmalı? Seçici olmalı. En nitelikli kitapları bulmalı. En doğru insanları seçmeli.
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
Son zamanlara okuduğum en etkileyici kitap olduğunu söylersem, kesinlikle abartmış olmam. Kitabın türü korku değil; korkuyorsunuz. Kitabın türü dram değil; ağlıyorsunuz. Kitabı okuduğum an etkilendim ama bundan daha fazlası olacak. Hepsi birbirinden farklı olan her bir kitabı elime aldığımda aklıma bu hikâye tekrar tekrar gelecek ve yine
Lise sondaydım..
Felsefe hocası derse girdi, "arkadaşlar bana pisliğin tarifini yapar mısınız?"
dedi. Birer birer cevap verdik ama hoca hiçbirimizin cevabını doğru kabul etmedi.
"O zaman siz yapın tarifini hocam." dedik..
Hoca ayağa kalktı ve;
"Pislik bulunmaması gereken yerde bulunan şey veya kişidir." Diye bir tarif yaptı...
"Nasıl yani?" dedik
"Çok kolay arkadaşlar."dedi..
"Örneğin annenizin saçını öper ve koklarsınız. Ama o saçın bir tek telini dahi yemek tabağınızda görseniz iğrenirsiniz ve o saç pislik olur."
Yine tabağınızdaki yemeğinizi yağına ekmek banarak yersiniz ama o yağın bir damlası bile elbisenizin üzerine damlarsa o yağ artık pis olur."
"Ve bir kimse bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa eğer, unutmayın ki o da bir pisliktir."
#Alıntı
Eş seçmeyi bilmiyoruz, arkadaş olmayı bilmiyoruz, aile olmayı bilmiyoruz, hayatı doğru düzgün yaşamayı bilmiyoruz, insan olmayı bilmiyoruz ve kul olmayı bilmiyoruz... Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki, lakin bilmediğimizi asla kabul etmiyoruz. Bu sebeple bir çıkmazda debelenip duruyoruz.