Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ticaret mi önce gelir, dini savunmak mı?
2. Mehmet zafer'i kazanmıştı konstantinepolis düşmüştü. Çok geçmeden Roma'da tehdit altına girecekti. Fatih, San pietro'nun sunağında atına yulaf yedireceğine yemin etmemiş miydi, deniyordu. Hristiyan alemi İlk şoku atlattıktan sonra Haçlı seferi çağrısı yaptı. Hedef büyüktü: Papa, "Silaha sarılmazsak dinimizin sonu
‘Yabandan Gelen Adam’
Türkiye’de ‘Yabandan Gelen Adam’ adıyla gösterilmiş bir Sergio Leone (1929-1989) filmi olan ‘‘Giù La Testa’, üzerinden yıllar geçmesine karşın, anlatımbilim açısından çözümlenmeyi hakediyor. ‘Yabandan Gelen Adam’, bir ‘spagetti batı filmi’ örneği. Spagetti batı filmleri, İspanyol ve İtalyan sinemacılarca çekildiğinden bu ad veriliyor. Filmin
Reklam
Kültür/Uygarlık ikilemi..
Tüm kültür, dinin insan üzerindeki veya insanın kendi üzerindeki tesirinden ibarettir;bütün uygarlık, zekanın tabiat ve duş dünya üzerindeki tesiri demektir.
Sayfa 87 - Klasik YayınlarıKitabı okudu
Modernleşme Çelişkisi
Haclı Seferleri dönemi Avrupa açısından hem ekonomik hem de kültürel alanlarda tam bir devrim başlatırken, Doğu'da bu kutsal savaşlar ve karşılığındaki "cihat", uzun yüzyıllar sürecek bir gerilemeye ve aydınlık düşmanlığına yol açar. Her taraftan kuşatılan İslam âlemi kendi kabuğuna çekilir. Ürkekleşir. hoşgörüsünü yitirir, savunmaya çekilir, kısırlaşır: gezegen çapındaki evrim sürüp Müslümanlar kendilerini bu gelişmenin iyice dışında kalmış hissettikçe de söz konusu tavırlar kökleşir. Bundan böyle ilerleme, "öteki" anlamına gelmektedir. Modernizm, "öteki"dir. Kendi kültürel ve dinsel kimliğini Batı'nın simgelediği bu modernizmi yadsıyarak ifade etmek zorunlu muydu? Yoksa tam tersine kimliğini kaybetme riskini göze alıp kararlı bir biçimde modernleşme yoluna girmek mi gerekirdi? Ne Iran ne Türkiye ne de Arap dünyası bu ikilemi çözmeyi başarabildi; bugün hâlâ cebri Batılılaşma evreleriyle, yabancı düşmanlığı rengine de bürünen aşın gericilik evrelerinin birbirlerini, çoğunlukla da şiddet yüklü bir biçimde izlemelerinin nedeni işte bu çözümsüzlüktür.
Sayfa 242 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Doğu doğudur. Batı da batı. Ve bu ikisi hiçbir zaman birleşmeyecektir. Rudyard Kipling
Atay'ın, tümüyle tinsel özelliklerle donatılmış bu figürü, okuyan, düşünen, içinde yaşadığı toplumun değerlerini eleştiren ve kendisiyle hesaplaşma yürekliliğini gösteren biridir. Evrensel değerler taşır; biraz İsa, biraz Don Kişot, biraz da Oblomov'tur. Doğu-Batı ikilemi içinde yoğrulmuş kişiliği, patetik çizgileri ve duygusallığıyla 20. yüzyılın ikinci yarısının Türk aydın tipinden büyük özellikler taşır.
Reklam
Edebiyat tarihimizde "Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında" dizeleriyle ölümsüzleşmiş olan Ahmet Hamdi Tanpınar sayıca az, ama içeriği zengin romanlarıyla ülkemizdeki Doğu-Batı ikilemi hakkında en derin gözlemlerle, en çarpıcı saptamaları yapmış yazarlardan biridir
Haçlı Seferleri dönemi Avrupa açısından hem ekonomik hem de kültürel alanlarda tam bir devrim başlatırken, Doğu'da bu kutsal savaşlar ve karşılığındaki "cihad", uzun yüzyıllar sürecek bir gerilemeye ve aydınlık düşmanlığına yol açar. Her taraftan kuşatılan İslam âlemi kendi kabuğuna çekilir. Ürkekleşir, hoşgörüsünü yitirir, savunmaya çekilir, kısırlaşır; gezegen çapındaki evrim sürüp Müslümanlar kendilerini bu gelişmenin iyice dışında kalmış hissettikçe de söz konusu tavırlar kökleşir. Bundan böyle ilerleme "öteki" anlamına gelmektedir. Modernizm "öteki"dir. Kendi kültürel ve dinsel kimliğini Batı'nın simgelediği bu modernizmi yansıyarak ifade etmek zorunlu muydu? Yoksa tam tersine kimliğini kaybetme riskini göze alıp kararlı bir biçimde modernleşme yoluna girmek mi gerekirdi? Ne İran ne Türkiye ne de Arap dünyası bu ikilemi çözmeyi başarabildi.
Sayfa 242Kitabı okudu
Tokugawa ve Meiji dönemi düşünürlerince yapılan Doğu ve Batı'nın sentezi, basit bir "Doğu ahlakı / Batı teknolojisi" ikilemi olmaktan çıkmış; Batı bilimi kainatın evrensel ilkelerini açıklayacak tek öğreti olarak görülmüştür.
Haçlı Seferleri dönemi Avrupa açısından hem ekonomik hem de kültürel alanlarda tam bir devrim başlatırken, Doğu'da bu kutsal savaşlar ve karşılığındaki "cihat" uzun yüzyıllar sürecek bir gerilemeye ve aydınlık düşmanlığına yol açar. Her taraftan kuşatılan İslam âlemi kendi kabuğuna çekilir. Ürkekleşir, hoşgörüsünü yitirir, savunmaya çekilir, kısırlaşır; gezegen çapındaki evrim sürüp Müslümanlar kendilerini bu gelişmenin iyice dışında kalmış hissettikçe de söz konusu tavırlar kökleşir. Bundan böyle ilerleme "öteki" anlamına gelmektedir. Modernizm, "öteki"dir. Kendi kültürel ve dinsel kimliğini Batı'nın simgelediği bu modernizmi yadsıyarak ifade etmek zorunlu muydu? Yoksa tam tersine kimliğini kaybetme riskini göze alıp kararlı bir biçimde modernleşme yoluna girmek mi gerekirdi? Ne İran ne Türkiye ne de Arap dünyası bu ikilemi çözmeyi başarabildi.
Sayfa 242Kitabı okudu
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.