Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: “Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?” Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. İnsanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes kendini düşünüyor. Kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor.
“Neden her şey böyle oluyor, iyi bir insan karanlıkta kalıyor, bir başkasınaysa mutluluk kendiliğinden geliyor?”
Reklam
"..Çünkü o dakikalarda gerçek bir yaşamım olamayacakmış gibi geliyor bana; çünkü nihayet kendimi lanetledim; çünkü hayallerle dolu gecelerimden sonra korkunç gerçeklerle uyanıyorum! Çevremde fırtınalı bir yaşamda bir insan kalabalığının gürüldediğini duyuyorum, insanların yaşadığını görüyorum, onların gerçek bir yaşamda yaşadığını görüyorum; yaşamlarının ısmarlama bir yaşam olmadığını, yaşamlarının bir süre sonra bir düş gibi, bir hayal gibi dağılıp kaybolmayacağını..."
' "Fakat bu düşünme zamanı değil, simdi gerçek bir şey geliyor, " diye düşünüyordum kendimi kaybederken. O zaman, tüm bu gerçekleri hunharca abarttığımı da çok iyi biliyordum, ancak ne yapayım? Kendimi kontrol edemediğim bir hummaya yakalanmış gibi titriyordum. '
Sayfa 85 - Kızıl PandaKitabı okuyor
Gerçek bir centilmen tüm servetini bir anda kaybetse bile yine de soğukkanlılığını bozmayacaktır. Para, centilmenliğin öylesine uzağındadır ki, bunun sözü bile olmaz. Öyle ya, çevredeki bayağı kalabalığın olanca rezilliğinden habersizmiş gibi görünmek de son derece soylu bir davranıştır. Ama kimi zaman bunun tam tersini yapmak da centilmenlik sayılıyor; yani kimi zaman bütün bu kalabalıkla ilgileneceksiniz, saplı gözlüğünüzün altından hepsini tek tek süzeceksiniz ve bu çirkef yığınını sadece centilmenler eğlensin diye hazırlanmış bir oyun olarak göreceksin. Kalabalığa karışabilirsiniz ama orada bir gözlemci olarak bulunduğunuzu, onlarla bir ilişkinizin bulunmadığını aklınızdan çıkarmamanız gerekir. Ama gelin görün ki, bütün ayrıntıları düşünmek de pek uygun düşmez. Centilmenliğe sığmaz bu tür bir davranış. Çünkü bu görünüm pek de öyle aşırı bir dikkat gerektirecek kadar önemli değildir. Daha doğrusu, bir centilmenin dikkatini sürekli çekecek kadar önemli değildir. Ama ben yine de bütün bunları ısrarlı bir dikkatle incelemeye değer buldum; kendini bir seyirci, bir gözlemci değil de bu kalabalığın bir parçası olarak görenlere de aynı şeyi salık veririm. Ahlâk konusundaki kişisel görüşlerimi burada sayıp dökecek değilim. Bu konuyu vicdanımı rahatlatmak için açtım. Şunu da belirteyim ki, son günlerde düşüncelerimi ve davranışlarımı ahlâkî ölçülere vurmak bana çok zor geliyor. Bambaşka hesapların etkisi altındayım çünkü…
Sonsuz Kitabevi
Çünkü ben böyle zamanlarda sanıyorum ki, hiçbir zaman gerçek bir yaşam yaşayamayacağım; çünkü bana öyle, bütün inceliğimi, şimdiye, gerçekliğe ait bütün duygularımı kaybetmişim gibi geliyor; çünkü, sonunda, kendi kendimi lanetlemişim; çünkü fantastik gecelerimin ardından üzerime hayal kırıklığı anları çullanıyor, ne kâbus!
Reklam
Sen mutlusun diye herkesin, tam anlamıyla herkesin birdenbire mutluluğa boğulmasını istiyorsun. Tek başına mutlu olmak sana azap veriyor, zor geliyor! Bu mutluluğu son zerresine kadar hak etmiş olmak için, bekli de vicdanını rahatlatmak için didinmeye başlıyor, kendini yiyip bitiriyorsun!
Aman Tanrım, sana karşı ne kadar suçluyum! Eski günlerimizi hatırlar mısın Vanya? Keşke onunla hiç karşılaşmasay- dım! Seninle birleşirdik Vanya, benim iyi yürekli canım Vanya'cığım... Ama ben sana layık değilim. Şu anlarda bile sana eski günlerimizin güzelliğini hatırlatıyorum... Üç haftadır bize uğramadın. Yemin ederim Vanya, bir defa olsun, bana lanet ettiğini, benden nefret ettiğini düşünmedim. Niçin uzaklaştığını da biliyordum. Bize engel olmak, canlı bir vicdan azabı timsali karşımıza çıkmak istemiyordun. Bizi seyretmek acı geliyordu, değil mi? Hâlbuki seni dört gözle bekledim Vanya; nasıl beklediğimi bilemezsin! Bak ne diyeceğim... Alyoşa'yı çılgınlar gibi seviyorum; ama seni, biricik dostum olarak, belki daha da çok seviyorum. Sensiz yaşayamam. Bunu çok daha iyi biliyorum. Sana, kalbine, cevher gibi ruhuna ihtiyacım var... Öff Vanya! acı günler geliyor! Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Sen mutlusun diye herkesin, tam anlamıyla herkesin birdenbire mutluluğa boğulmasını istiyorsun. Tek başına mutlu olmak sana azap veriyor, zor geliyor! Bu mutluluğu son zerresine kadar hak etmiş olmak için, belki de vicdanını rahatlatmak için didinmeye başlıyor, kendini yiyip bitiriyorsun!
Sayfa 185Kitabı okudu
--Bay Razumihin, bana öyle geliyor ki, iyilik sever olduğunuz yüzünden biri size bir tokat atsa öteki yanağınızı uzatırdınız.
Sayfa 186 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.