Her şeye rağmen demek için
Zamanında seni kayıtsız şartsız sevmesine ihtiyaç duydukların,sevmeyince ya da sevgiyi koşullandırınca açılır yürekteki ilk gedik.
Neden sorusu daha kendini keşfetmeye başlayacağın sürecin ilk adımında karşılar seni.
Neden? Neden beni sevmiyorlar?
Sonrası derin bir suçluluk duygusu ve nafile çabalar.
Bu kitabın kahramanı sorusuna cevabı da,yarasına merhemi de,yola devam etmenin metodunu da buldu.
Güzel de oldu.
Kitabın düğüm kısmını duraksayarak okudum,zaman zaman ağladım.Empati kurmak zor olmadı benim için.
Bence kendine bir yol çizmek isteyen herkes bu kitabı okumalı. Her şeye rağmen demek için.
https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu @duygu_goker_senturk #kalbimdekiboşluk 
Kalbimdeki Boşluk 
Duygu Göker Şentürk
Ne bağıra bağıra söyleyebildim seni,
Ne de hıçkıra hıçkıra ağlayabildim.
Bir düğüm oldu boğazımda içimin acısı.
Yanında olduğum zamanlarda
bile hiç bitmedi sana hasretim.
"YIKANMAK İSTİYORUM" KİTABINI KALEME ALAN SUNA ARAS İLE ALINTILADIĞIM BİRKAÇ SORU VE CEVAP.... BU KİTABI OKUMADIM AMA ÇOK YAKINDA ELİMDE OLACAK.....
Kitabı yazmanız niçin 12 yıl sürdü?
Evet, oldukça uzun ve yıpratıcı bir süreç. Tecavüz mağdurlarındaki
gelgitler var ya, o gelgitler bir anlık bir şey olmadı hiçbir zaman. Örneğin
evine
“Sizin çiçekleriniz, bahçeleriniz, ağaçlarınız çok güzel olmalı. Yoksa bu renkler böyle güzel olmaz, onları dokuyan da böyle güzel bir bahçe hayal edemezdi.”
Elinin sırtını halının yönünce gezdirmeye devam etti. “Hem bu kadar ince ve bu kadar çok düğüm; onları dokuyan kör olmaz mı?”
Setterhan, Azamʼın gözlerini, o hayat bağışlayan tekinsiz iki kuyuyu düşündü. Pembe güllere dokundu. Kötürüm bir imayı aşıp da kelimeye dökülmemiş aşkın baharı ve bahçesi onun içindeydi haddizatında. Şu Piruz, asıl hayal sularının kendi içinde aktığını bir bilseydi. Böyle bir keder evinde bile nedensiz gülümsemek istedi Setterhan. Aşk olunca en çok da ölüm hükmünü kaybediyor ve insan kendisini ölümsüz zannediyordu. Bu ölümsüzlük vehminin verdiği geniş cesaretle, gözleri bir noktaya dikilmiş:
“Kör değiller ama insanı kör edebilirler”dedi. Sonra söylediğinden pişman oldu. Tebessümünün geri kalanını içinde bıraktı. Aşk bir yandan anlatmak ihtiyacındaydı ama diğer yandan kıskançtı. Üstelik sirayet etmesi kaçınılmazdı.
Sayfa 184 - Timaş Yayınları
Beni kahretse de #ikincidünyasavaşı ile gerçek yaşam öykülerini anlatan kitapları okumayı çok seviyorum. Hana'da bu kitaplardan biri oldu. Çok üzüldüm, boğazım düğüm düğüm, yine yolum #auschwitz ve #terezin ile kesişti. O bitmeyen puzzle'ye bir parça daha eklendi.
Kitap üç ana bölümden oluşuyor... Bu bölümlerde bir ailenin kadınlarının yaşadıklarına konuk oluyoruz.
MİRA: Önce Mira anlatıyor, 1954 kışında tifo salgını ile kendisi ve münzevi teyzesi Hana dışında ölen tüm ailesinin üzücü hikayesini,
BENDEN ÖNCEKİLER: Büyükkane Elsa, büyükbaba Ervin... Onları bırakmak istemeyen Rosa, yalan bir aşka inanan Hana...
HANA: Kaçınılmaz son ile Hana'nın Terezin ve Auschwitz toplama kampında yaşadıkları, onu ruhen hayattan koparsa da, bedeni yaşamaya kararlı.
Hana ve yeğeni Mira birbirlerinin ilacı olup yaşama tutunarak yeni bir hayata tutunabilecekler mi?
Bir günde okudum. Muhteşem bir kitaptı gönülden tavsiyemdir. Okuyun ve okutun. 
Alena Mornstajnova
