Tarihin bir mecra'sı vardır, ama bir anlam'ı yoktur. Roma İmparator-luğu'nu alırsanız: Önce dünyayı fethedip sonra Cermenler'in istilasına uğramak niye? Bunun hiçbir anlamı yok. Neden Batı Avrupa yüzyıllar boyunca çırpınarak bir uygarlık yarattı da, şimdi içi içini yediği için, göründüğü kadarıyla içeriden tehdit altında kaldı? Dışarıdan gelen herhangi bir tehlike değildir asıl vahim olan, onların hepsinin ortadan yok olma kıvamına gelmiş olmalarıdır. Bütün dünya tarihi böyledir: Bir an gelir ve bir uygarlık ortadan yok olacak kıvama gelir. Öyleyse bu akışın ne anlamı olduğunu sorarız kendimize. Ama bir anlam yoktur. Bir akış vardır....
TÜRKİYE'NİN I. DÜNYA HARBİNE GİRMESİ VE MUSTAFA KEMAL'İN YORUMU
Bulgaristan'ın İstanbul Sefiri Toşef de bizim Sofya sefirimiz gibi kesin bir harp aleyhtarıydı. Sofya'ya da Talât Beyle beraber gelmişti. Hükümetine İstanbul'daki derbederliği, tabiî haber vermişti. Netice öyle oldu ki, Talât Bey Bulgar hükümetiyle şeklen bir "itilâfname" imzalamakla beraber tamamen eli boş döndü. Bulgarlar hiçbir şey taahhüt etmediler. Serbestilerini tamamen muhafaza ettiler. Romanyalılar da öyle. Fakat İstanbul'daki harp kışkırtıcıları üzerinde bu başarısızlık, onları ihtiyatlı harekete sevk edecek yerde, bilâkis, Bulgarlar olmasa da harbe girme kararına sürükledi. Talât Beyin İstanbul'a dönüşünden sonra Mustafa Kemal'e, gelecek, büsbütün karanlık görünmeye başladı. Yakın günler herhalde bir şeyler doğuracaktı. Kendisinin de Sofya'daki günlerinin, artık sayılı olduğunu anlıyordu. Artık Türkiye'ye dönmek imkânlarını düşünmeye başladı. Beklenen olaylar ise, çok gecikmedi. 29 Ekim 1914 tarihi ile İstanbul'dan yayılan ve bütün dünyada top gibi patlayan şu haber, yani Karadeniz'de, Rus donanmasının taarruzuna uğrayan Osmanlı filosunun düşmana mukabelesi haberi gelince, her şeyin bittiği anlaşıldı. Bu olay, kaçınılmaz surette harp demekti. Nitekim öyle oldu. Halbuki henüz ne Bulgaristan harbe girmişti. Ne Romanya'nın tarafsızlığı garantilenmişti. Fakat Türkiye, sınırları bile müşterek olmayan iki Orta Avrupa hükümetinin safında, hem kara, hem deniz yolları kesilmiş olarak harbe giriyordu. Mustafa Kemal haberi okuyunca arkadaşı Sefir Fethi Beye yalnız şu cümleleri söyleyebildi: — Enver'den ancak bu beklenirdi. Türkiye bu harpten sağ çıkamaz...
Sayfa 196 - RemziKitabı okudu
Reklam
James Joyce - Ulysses (Kitap İncelemesi)
İrlandalı yazar James Joyce'un başyapıtı Ulysses ilk olarak yayınlandığı 1922 yılından itibaren dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak yerini aldı. Joyce'un 1914-1921 yıllarında İtalya'nın Trieste, İsviçre'nin Zürih ve son olarak Fransa'nın Paris şehirlerinde yazdığı bu eser üç ana bölüm ve on sekiz alt bölümden oluşmaktadır. Bu roman, 16 Haziran 1904 gününü gecesine kadar kapsayan 18 saatlik bir zaman dilimini anlatır. 16 Haziran 1904 tarihi Joyce'un o zaman sevgilisi olan eşi Nora'yla Dublin sokaklarında ilk kez birlikte dışarı çıkıp yürüdükleri gündür. Her yılın 16 Haziran günü -kitaptaki ana karakter Leopold Bloom'dan esinlenerek- başta Dublin'de olmak üzere birçok yerde Bloomsday adında kutlamalar yapılmakta ve kitapta geçen yürüyüş yolunda çeşitli aktiviteler düzenlenmektedir. Dilimize ilk olarak 1996 yılında Nevzat Erkmen tarafından çevirilen bu dev eseri daha sonra 2012 yılında Armağan Ekici ve 2019 yılında Fuat Sevimay çevirmiştir. Ayrıca bu eserle ilgili Ulysses Sözlüğü adı altında bir kılavuz kitabı da Nevzat Erkmen yayınlamıştır. Ulysses'i ve James Joyce'u detaylıca anlattığım videoyu aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz: youtu.be/r1ARob_St_c Ayrıca diğer James Joyce ve Ulysses videoları için: youtu.be/hRjEXfg-tDA (İrlanda Edebiyatı) youtu.be/lQZ7r4QRBSs (Nevzat Erkmen ve Ulysses) Sitedeki Ulysses İncelemelerim için: #43486834 #46206957 Ayrıca Ulysses çeviri karşılaştırmaları için: #65736771
Ittihatçı subaylar Meşruiyet ilân etmek için ayaklandılar.Sultan 2. Abdülhamid Meşrutiyet 'i yeniden ilan ederek iktidarını sürdürmeyi başardı ama bir sene sonra Meşrutiyet karşıtı 31 Mart Isyanı'na destek olduğu gerekçesiyle Meclis Kararı ile tahtan indirildi , yerine 5.Mehmet Reşad geçirildi. Ittihat ve Terakki 'nin yönetimde etkinliğini arttırması sorunlara çözüm olmamıştı. Toprak kayıpları devam etti : 1911 -1912 Trablusgarp Savaşı, 1912 -1913 Balkan Savaşları... Bir sonraki savaş bunlar kadar kısa sürmeyecekti.
Askere gidenlerin bazıları Noel'de geri döneceklerine inanıyorlardı. Bavullarına zafer kutlamalarında giyecekleri smokinlerini koyanların sayısı azımsanamayacak düzeydeydi...Şan, şöhret , macera , kahramanlık, cesaret arayışıyla savaş meydanlarına gidenler ; bomba şoku, dizanteri , fare ısırıkları , eksik uzuvlar ve psikolojik rahatsızlıklarla geri döndüler. Ve hiçbiri yanında götürdüğü smokinleri giyemedi.
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Cengiz Aytmatov'dan soluksuz bir aşk hikayesi... Olayları hikayenin baş karakterlerinden biri olan Seyit anlatmaktadır.Seyit bize savaştan dolayı köyde sadece kadınların kaldığını, geniş ailesini ve en önemlisi büyülü bir aşk hikayesini anlatıyor. Seyit ailenin en küçük çocuğu ve abileride savaş yüzünden cephede. Bir ağabeyinin eşi var o ise Cemile... Cemile ,gayet güzel, alımlı ,açıksözlü,çalışkan ve çetin bir kadındır. Seyit ile yakın arkadaş gibidir Bir gün komutan askerlere buğday taşıması işi için köyden insan bulamaya Seyit'in annesinin yanına gelir Seyit'in annesi istemeye istemeye Seyiti ve Cemile'yi bu göreve gönderir.Danyar adında savaşdan henüz yeni dönmüş asker ile birlikte işe başlarlar.ve olaylar bu andan itibaren başlar "İşte şimdi burada, Villon'un, Hugo'nun, Baudelaire'nin Paris'inde, kralların ve devrimlerin Paris'inde, ressamların yüzyıllık Paris'i olmakla övünen her taşı ya bir tarihi, ya bir efsaneyi hatırlatan şu Paris'te Werther, Bérénice, Antoine ve Kleopatra, Manon Lescaut, Education Sentimentale, Dominique, hepsi birdenbire gözümden düşüverdi. Çünkü ben Cemile'yi okudum. Roméo Juliette, Paolo ve Francesca, Hernani ve Dona Sol, artık bunların hiçbiri gözümde değil, çünkü ben ikinci dünya savaşının üçüncü yılı yazında, 1943 yılının o Ağustos gecesinde Kurkureu vadisinde bir yerde Zahire arabaları ile giden Danyar ve Cemile'ye, bunların hikâyesini anlatan küçük Seyit'e rastladım." Louis Aragon
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,8bin okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.