Karageçmiş Köyü yakınlarına gelmiştik ki, bizim otomobil tümüyle bozuldu. Çaresiz yola yayan devam ettik. Bu vatan için gerekirse tüm ülkeyi boydan boya yayan geçeriz çocuk. Seksen kilometrelik yolun bir kısmını yayan yürümüşüz ne ki? Arkadaşlarımla güzel vatan toprağında hem yürüdük hem de marş söyledik: Dağ başını duman almış, Gümüşdere durmaz akar. Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar. Sesimizi yer gök su dinlesin Sert adımlarla her yer inlesin, inlesin.
Sayfa 20 - 25 Mayıs 1919 - SamsunKitabı okudu
Stalin ile baş etmek...
"Savaş sonrası Stalin'in maksadı meydana çıktı. Doğuda toprak, Boğazlar'da üs isteyerek üzerimizde baskı yapmak ve bizi korkutarak Türkiye'de de Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Sovyetler Birliği'ne bağlı bir yönetim kurmak. ... Stalin'in Türkiye'ye baskı yapmak ve böylece bir şeyler koparmak için en uygun zamanı seçtiğine de kuşku
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
” Nihayet insanlık da öldü. Haber aldığımıza göre , uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık , dün hayata gözlerini yummuştur. Bazı arkadaşlarımız önce bu habere inanmak istememişler ve uzun süre , ‘ Yahu insanlık öldü mü?’ diye mırıldanmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu nedenle gazetelerinde , ‘ insanlık öldü mü? ‘ ya da
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış. Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız babasını fazla görememekten şikayetçiymiş. Çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen hafta sonları bile geç saatlere kadar çalışır,
Nezarethanede bile huzur yok. Bir tanesi ağzından tükürükler saçarak geçiyor önümüzden. Elleri arkadan kelepçeli. "Hepinizi doğrayacağım ateistler, komünistler," diye bağırıyor. Çok kirlenmişsin Kurşun Asker, birisini mi kovaladın beline soktukları satırla? Aybaşın mı geldi bu kadar sinirlisin yoksa ay başında sana vaat edilen primin ödenmedi mi? Sülük, ilik, kan ve deri. Karşında özgürlükten başka istekleri olmayan gençler ve çocuklar. Haydi, çıkar palayı. Yap senden isteneni. Tutuştur korkuyu bir ucundan. Tam da parkın ortasına kur mahkemeni. Seni bile sevebilen insanları palanla yargıla. Kır kalemini. Sabahın beşinde işkembeciye gidip kelle paça içmekle kadına pala savurmak arasında vicdan farkı yok senin için nasılsa. Alet ol bu düzenbazlara, oyuncak ol, maşa ol. Kurşun ol, gaz ol, mermi ol, pala ol. Sol bacağın ağrısın. Annen tutuklansın. Sevgiline saldırsınlar. Kardeşlerin dayak yesin. Baban seni sevmesin. İftiralara uğra. Yalanlar seni zehirlesin. Biz sana çay demleyelim de ne demek istediğimizi anla. Sana bu adı vermelerinin nedenini düşün. Sorguda değilsin, rahatla. Sözcük israfı yapmayalım daha fazla. Rapunzel’in apartmanın otomatina basan ellerinin üzerindeki saçlardan bahsetmeyelim mesela. Gecenin on ikisi’nde TOMA'dan balkabağına dönüşen araçtaki Külkedisi’nin kırmızı elbisesini de bir kenara koyalım. Hasan ve Gülten'in güvenli ara sokaklar için attığı tivitleri görmezden gelelim. Uyuyalım biz. Sen alet ol düzenbazlara. Satırını çıkar belinden. Saldır. Sana biçilen masal bunu emreder. Durmak yok. Yola devam Kurşun Asker.
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya’ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek çok kolay. Pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay. Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi.
Reklam
275 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.