Nezarethanede bile huzur yok. Bir tanesi ağzından tükürükler saçarak geçiyor önümüzden. Elleri arkadan kelepçeli. "Hepinizi doğrayacağım ateistler, komünistler," diye bağırıyor. Çok kirlenmişsin Kurşun Asker, birisini mi kovaladın beline soktukları satırla? Aybaşın mı geldi bu kadar sinirlisin yoksa ay başında sana vaat edilen primin ödenmedi mi? Sülük, ilik, kan ve deri. Karşında özgürlükten başka istekleri olmayan gençler ve çocuklar. Haydi, çıkar palayı. Yap senden isteneni. Tutuştur korkuyu bir ucundan. Tam da parkın ortasına kur mahkemeni. Seni bile sevebilen insanları palanla yargıla. Kır kalemini. Sabahın beşinde işkembeciye gidip kelle paça içmekle kadına pala savurmak arasında vicdan farkı yok senin için nasılsa. Alet ol bu düzenbazlara, oyuncak ol, maşa ol. Kurşun ol, gaz ol, mermi ol, pala ol. Sol bacağın ağrısın. Annen tutuklansın. Sevgiline saldırsınlar. Kardeşlerin dayak yesin. Baban seni sevmesin. İftiralara uğra. Yalanlar seni zehirlesin. Biz sana çay demleyelim de ne demek istediğimizi anla. Sana bu adı vermelerinin nedenini düşün. Sorguda değilsin, rahatla. Sözcük israfı yapmayalım daha fazla. Rapunzel’in apartmanın otomatina basan ellerinin üzerindeki saçlardan bahsetmeyelim mesela. Gecenin on ikisi’nde TOMA'dan balkabağına dönüşen araçtaki Külkedisi’nin kırmızı elbisesini de bir kenara koyalım. Hasan ve Gülten'in güvenli ara sokaklar için attığı tivitleri görmezden gelelim. Uyuyalım biz. Sen alet ol düzenbazlara. Satırını çıkar belinden. Saldır. Sana biçilen masal bunu emreder. Durmak yok. Yola devam
Kurşun Asker.