"sana bir ortadoğu şiiri yazmak istiyorum
içinde ölmeyen çocukların
bembeyaz güvercinlerin
gülümseyen kadınların ve beyaz barış bayraklarının
dalgalandığı bir yerden
kalbimde avrupai sözcükler yok
keşke olsaydı
keşke olsaydı da eyfel kulesine çıkıp
oradan
oradan kucaklasaydım varlığını
varlığını diyorum
ben varlığından daha uzun
Hayat geçiyor. Tüm hayatımızı bir kum saati gibi düşünürsek, doğduğumuz andan itibaren kum saati ters çevrildi ve akmaya devam ediyor.
Bir şeyleri fark edecek kadar yaşlandığınız zaman ise tüh be diyoruz. Hayatın özeti bu. İş işten geçtikten sonra, olayı fark ediyoruz.
Mutlu olmanın yolu, senden geçiyor. İster inan, ister inanma. Mutluluk
Kısmetin bağlanmış senin dedi annem.
Gözümün önüne prangalara vurulmuş, bana gelmek için çırpınan kısmetim geldi.Güldüm.Ne yapmalıyız peki dediğimde, annemin aklından geçen, bizi kısmet açıcılara götürebilecek hısım, akraba, komşu şeklinde uzayıp giden listeyi bilmem için müneccim olmama gerek yok.Insan annesini nasıl da iyi tanıyor; eeee olacak
Kitap hakkında konuşmadan önce beni Hesse amcanın etkinliğine davet edip Demian kitabını hediye eden Goca Angaralı, Çocukların beyinlerini yakan dersin öğretmen adayı, Atlara fısıldayan ve Pozitifliği ile insanların içini ısıtan
Beyza ‘ya teşekkür ederim. O olmasa bu kitabı büyük olasılıkla en az 1 yıldan önce
🥀1. Kendini küçük görmeyi bırak. Sen yürüyen evrensin.
Büyük bir potansiyelle doğdun. İdeallerin, hayallerin, gerçekleştirmek istediklerin var. Kanatların var. Sürünmek için değil, uçmak ve yaşamak için doğdun. Elinde ipin var olduğunu bilirken ne diye kuyunun dibinde durmaya devam edersin? Evren senin dışında değil, evren senin içinde.
🥀2.
Kont Montaldo konuşmasını sürdürüyor. "Türkiye'nin bir Kıbrıs sorunu var. Biz bu konuda
bazı girişimlerde bulunmak için bir karar aldık. Geçtiğimiz hafta Ankara'ya resmi bir mektup
ilettik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni resmen tanıyacağımızı ve bunun da bazı ülkelerin
bu Cumhuriyeti resmen tanımalarına hazırlık teşkil edeceğini bildirdik."
Işte esas konu buydu Kant'a sormak istediğim. Kont'un sözünü ettiği mektup 18 Kasım 1997
tarihini ve Dr. Antonio Ancora imzasını taşıyordu. Brezilya'dan postalanmıştı ve üzerindeki
Referans numarası da A/po/DIP 10-97 idi. Mektup KKTCnin Ankara'daki Büyükelçisi Nazif
Borman'a yazılmıştı.
"8u girişiminizden Rusların haberi var mı? Onlar bu tanıma işine ne derler?" diye soruyorum.
"Rusların haberi var" diyor. "Kıbrıs konusunda biz Türkiye, Yunanistan ve Ingiltere arasında
arabulucu olacağız."
Bizans imparatoru Türkiye'ye "Arabuluculuk" teklif edebilecek cesareti kendinde görüyor.
Duy da inanma...