Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşte Bu Yahudilerdir...
Küfrün tek millet olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Önce öz peygamberine ihanet eden, Musa peygamber “Tur-u Sina”ya çıkınca, ardından hemen Samiri denen alçağın eliyle altın buzağı yapıp ona tapmaya başlayan ve peygamber lanetine uğrayan, Yahudi. İnsanlığın belasıdır bu Yahudiler. İkinci Abdülhamid devrinde Filistin’de küçük bir toprak isteyen, buna karşılık Türkiye’nin bütün dış borçlarını (Duyun-u Umumiye) ödemek teklifinde bulunan, fakat İkinci Abdülhamid tarafından reddedilen, sonuçta hükümdarı İttihat Terakki komitelerince düşürten işte bu Yahudilerdir.
Türkiye, Osmanlı'dan Kalan Borçların Sadece % 4.5 Kadarını Ödedi
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere; Osmanlı'nın borçlarını ödemeyeceğiz diyorlardı. 1929 buhranı sonrası SSCB'nin de desteğiyle % 92,5'ini sildirdiler 1933 Paris anlaşmasıyla. Kalan % 7,5 borç, yine SSCB'nin desteğiyle altın hesabından Frank hesabına çevrildi, 2. Paylaşım Savaşı esnasında da Frank % 40 devalüe edilince, ödenecek borç yaklaşık % 4,5 civarına düştü. Türkiye Cumhriyeti, bu tarihsel manevralarla Osmanlı'dan kalan borçların sadece % 4,5 kadarını ödedi. 1983’de itfasının tamamlanması öngörülen Düyun-u Umumiye, 1954’teki itfa ile ortadan kaldırıldı. Osmanlı'dan kalan borç ödemeleri 1954 yılında bitti. Tarihsel gerçek bu... Ama inkılap tarihi kitaplarında, biz bütün Osmanlı borçlarını ödedik diye yazılı. Bu bariz yalanı bile inkılap tarihi kitaplarından çıkarmak yerine, şimdi de 2001 sonrası AK parti iktidarındaki icraatlarını da inkılap tarihi kitaplarına soktular. 28 Şubat dönemi sözde mağduru olan Siyasal İslamcılar'ın bu yüzünü görmemiş olmayı dilerdim. Osmanlı borçlarının hepsini ödeseydik, bugün dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında olabilir miydik? ms.hmb.gov.tr/uploads/2019/09... tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTA...
Reklam
Kızıllık tüten şiir, beklemekse cumhuriyet Kalbim cumhuriyet, beynim duyun-u umumiye.
2. Paylaşım Savaşı'nda Frank'ın Devalüasyonu Türkiye'nin İşine Yaradı
I.Dünya Savaşı sırasında tedavüle çıkartılan 158 milyon kâğıt paramız karşılığı Avusturya Bankası’na, rehin verilen altı milyon altın liramıza savaş tazminatı adı altında el koyan İtilaf Devletleri, fiilen borçlarını zaten peşinen tahsil etmişlerdi. Dolayısıyla İtilaf Devletleri hukuken kağıt üzerinde borçlarını talep etmekte haklı gözükseler de; tefeci zihniyeti ile hareket ettikleri veya siyasal amaçlar güttükleri söylenebilir. 1933 İtilafnamesi’ni de yeni anlaşmalar 1936 ve 1938 Türk-Fransız ek Antlaşmaları izledi. Ancak en büyük şansımız 1933 İtilafnamesi sırasında metine konulan Fransız Frangı maddesini ileri sürerek ve önce Frangın altın karşılığının kaldırılmasından ve nihayet II. Dünya Savaşı sırasında F. Frangı’nın değerinin düşmesinden de yararlanarak % 40 oranında tasarruf sağlayabilmemizdir. Netice olarak anlaşmaya göre 1983’de itfasının tamamlanması öngörülen Düyun-u Umumiye, 1954’teki itfa ile ortadan kaldırıldı. Atatürk Dönemi Maliye Politikaları, Güneri Akalın, s. 135
Sultan Hamid ile Herzl'in görüşmesi ile alakalı olarak Türkiye'de halk arasında, belli çevrelerde genel bir kabul olarak anlatıla geldiği gibi, Sultan bu görüşmede Herzl'i öyle iddia edildiği gibi terslememiş ve azarlamamıştır. Aksine uzun süren bu görüşmede Düyun-u Umumiye ve Filistin'e göç meselesi karşılıklı olarak konuşulmuştur. Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı devletinin dış borçlarının ödenmesi noktasında Herzl'in fikirlerini almış ve sonuna kadar onu dinlemiştir. Kabulde herhangi bir anormal durum vuku bulmamıştır. Nili-Ortadoğu'da Casuslar Savaşı, Necmettin Alkan
1929 Büyük Buhranı Devletlerin Borçlarının Çoğunluğunun İptaline Yaradı
1933 Paris Borç İtilafnamesine bizim adımıza imza koyan temsilcimiz Şükrü Saraçoğlu’dur. * Öncelikle Hükümet, önceki 1928 Mukavelenamesi’de gösterilen borçlardan, Türkiye’nin payına düşen itibari anapara için, 962.636.000 Fransız Franklık yeni tahviller ihraç edecektir. Bu tahviller 50 yıl süreli % 7,5 faizli ve hamiline muharrer olacaktı ** Yeni Tahviller için hükümet Meclis’e yıllık olarak 660.000 faizi ve amortismanı olmak üzere 700.000 altın lira ödeyecek ve her altı aylık taksitlerle 350.000 altın lira olarak bu ödemeler yapılacaktı. Burada tekrar eski Maliye Bakanı ve Başbakan Hasan Saka’nın ifadesine baş vurursak; 1933 İtilafnamesi 1928 Mukavelenamesine bakışla şu hususları sağlamıştır (i) Senelik borç servisi yükü, 2.000.000 altın liradan 700.000 altın liraya indirilmiş ve 2/3 oranında azaltılmıştır. (ii) 1928 Mukavelenamesine göre 108 milyon altın lira olan borç anaparası 8 milyon altına indirilmiş oluyordu (962.636.000/112,217=8.578.343 altın lira) (iii) Borcun faiz tutarı bilerek % 5 den % 7,5 yükseltilmiştir. Dolayısıyla anapara tutarı azaltılmış oluyordu. (iv) Yine eski mukavelenameye göre seksen yıl süren itfa dönemi, elli seneye indirilmiştir. Saka’ya göre “bu 12 milyon TL’lık servis yükü bütçenin % 7-8’ne tekabül etmekte idi. I. Dünya Harbinden sonra Düyun-u Umumiye masraflarını Bütçesinin % 7’sine indirebilen başka devlet yoktur” demektedir. H.Saka “ne de olsa bu bu bizim bütçemiz için çok ağır basan bir yük olarak kabul edilmelidir” şeklinde analizini tamamlamaktadır. Atatürk Dönemi Maliye Politikaları, Güneri Akalın, s. 133
Reklam
Der Ki Tarih Ekonomik İstikrarsızlığın Temel Nedenleri Üzerine
Sadece borçların alacaklılara paylaştırılması görevini sürdürmeye devam etti. Bu borçlar, Devlet çöktükten sonra, Osmanlı topraklarında kurulan devletler ve Türkiye arasında paylaştırıldıysa da en büyük borç yükü Türkiye’ye verilmiştir. Türkiye Düyun-u Umumiye’ ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 1954‘te ödedi bu dönemin sonunda; Fransa 1881’de Tunus‘u işgal etti, İngiltere 1869’da Süveyş Kanalı‘nın açılmasıyla daha da değerlenen Mısır‘ı uzak doğudaki sömürgelerine giden yolun güvenliği için 1882 de işgal etti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1908‘de Bosna-Hersek‘i topraklarına kattı, Girit halkı 1908’de Yunanistan‘a katıldığını açıkladı, Bulgaristan 1908’de bağımsızlığını ilan etti.
Kurtuluş Savaşı Doğu Cephesi 22 Haziran 1920’de Yunan saldırısının başladığı sırada, Doğuda da Ermeni saldırıları sürekli artıyordu. Bu sırada Kızılordu’nun önünde Kafkasya yolu açılmıştı. Rusların Kars ve çevresini işgali an meselesiydi. Kızılordu’nun Kafkasya’ya girmesi üzerine TBMM Hükümeti taarruza karar verdi. 24 Eylül 1920’de Ermenilerin
İstanbul Şehri - Sadri Alışık İstanbul Şehri Bu benim dünyaya ilk gelişim, Yıkarak saltanatını koca fatih'in. Kundakla kefen arasında bir gün, İstanbul, istanbul deyişim.
"Birileri bu toprakları parsel parsel satmanın derdinde! Bir zamanlar Osmanlı yönetimin de Toprak satma kanunu çıkarmıstı. Abdülhamit, Lozan Hezimet'tir diyenler Lozan Türkiye'nin Tapusudur efendiler! LOZAN ANTLAŞMASI'NIN EMPERYALİSTLERE KABUL ETTİRİLDİĞİ TARİH: 24 TEMMUZ 1923 Ne demiştik tarihi doğru öğreneceğiz, doğru öğreteceğiz...
Reklam
Genç nesillerin ana ve babalarındaki iptidailikten utanmaya başladığı, "Düyün-u Umumiye" ve Osmanlı Bankasında çalışmanın mukaddesat sırasına geçtiği, Türklük ve Anadoluluktan nefret etmenin Zarafet ve zeka sayıldığı ilk devir, Meşrutiyettir.
İdeolocya Örgüsü
İdeolocya Örgüsü
Der Ki Tarih Ekonomik İstikrarsızlığın Temel Nedenleri Üzerine
Alacaklılarla masaya oturan yaşlı Devlet, 1879’da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881‘de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Bu vergileri toplama ve alacaklılara ödeme görevi de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne verildi. Bu kurum kurulduktan sonra da Osmanlı Devleti mali sıkıntılar nedeniyle dış borç almak zorunda kaldı. Lozan Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ni yarı-sömürge seviyesine indiren bu kurumun vergi gelirlerini denetlemesi sona erdirildi.
Galata Bankerleri
Küçük Kaynarca Anlaşması'nın (17 Temmuz 1774) Osmanlı Devleti açısından Karadeniz ticareti üzerindeki denetiminin ortadan kalkması sonucunu vermesiyle, bu ticaret üzerindeki denetim ilk kez olmak üzere Rus (1774), Avusturya (1784), İngiliz (1799) ve Fransız (1802) himayeleri altındaki Rum ve Ermeni aracı tüccarlara geçti. Bölgedeki ticari
TÜRKİYE’NİN BAŞINDAKİ ASIRLIK BELA: BATI LİBERALİZMİ XIX. yüzyılın ilk yılları… İngiltere’de görülmemiş bir devrim, Sanayi Devrimi bomba gibi patlıyor. Yeni bir çağ başlıyor: Emperyalizm çağı… İngiltere’ye artık yeni pazarlar, yeni kaynaklar lazım. Diğer ülkelerin kapılarını zorluyor… Hangi ülke zayıfsa, orada korumacılığı kaldırtarak, ürünlerini
İstanbul
İSTANBUL ŞEHRİ Bu benim dünyaya ilk gelişim, Yıkarak saltanatını koca fatih'in. Kundakla kefen arasında bir gün, İstanbul, İstanbul deyişim. Merhaba kızkulesi, merhaba eyüp sultan,
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.