Düyunu Umumiye İdaresi, 1914-1918 yıllarında 161 milyon liralık kaime bastırmıştı. Milli Mücadelede, Anadolu'da da bu kaimeler tedavül ediyordu. Ankara Hükümetinin kendi adına para bastırmasına psikolojik ortam uygun değildi. İstanbul Hükümeti, mütareke imzalanınca, emisyonu durdurdu. Devlet personeline aylık ödeyemediği zamanlarda bile, dolaşıma yeni para sürmedi. İstiklâl Savaşı yıllarında tekrar başlatılacak bir enflasyon para değerini düşürür, satın alma gücünün İstanbul yöresinde toplanmasına yol açar ve Kuvayı Milliye'nin finansmanını güçleştirirdi. Milli Mücadele, enflasyonsuz yürütülmüş bir savaştır.
Sayfa 52 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Lozanda Duyunu Umumiye-i Osmaniyenin tasfiyesine ister verilmişti ama Osmanlı borçlarının yaklaşık %70'i Türkiyenin hesabına düşecek ve Demokrat Parti devrine kadar ödemeler devam edecekti.
Düyunu Umumiye Başkanı Sir Adam Block'un, Türkiye'ye yönelttiği sözler ise, aslında gerçeği yansıtan bir yargıyı içeriyordu: "Almanya kazanırsa, Alman sömürgesi olacaksınız; İngiltere kazanırsa mahvoldunuz demektir.
Kim ne derse desin, Osmanlı saltanatında Düyunu Umumiye müessesesi devlet içinde devlet mahiyetindeydi. İktisadi bağımsızlığımızı ve dolayısıyla siyasi bağımsızlığımızı büsbütün yaraladı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun dış borçlarını denetleyen, yabancıların borçlarını tahsil etmekle görevli kurum. Binası bugün lstanbul Lisesi olarak kullanılmaktadır.
Madam Fernande Angles ve eşi eski milletvekili Raoul Angles, Fikret Mualla’yı yıllar önce, 1959’da Paris/Quartier Latin’deki bir kahvede tanımış, resimlerini almışlardı.
Angeles çifti, Fikret Mualla’nın resimlerine tutku derecesinde bağlanmışlardı. Zamanla Fikret Mualla koleksiyonu yapmaya başladılar. Gerçi resimleri çok ucuza alıyorlardı ama
Çanakkale'den Edirne Muallim Mektebi'ne gittiği zaman tarih dersine girip ''Türk'ün düşmanı kimdir?'' sorusuna cevap istediği zaman (Müdür Rıdvan Nafiz Edgüer sonra müsteşar oldu, mebus oldu.) ''Çarlık Rusyası'' cevabını verdiler. Atatürk; ''Bu yetersizdir. Türk'ün varlığına göz koyan, Türk'ü sömürmek isteyen her devlet Türk'ün düşmanıdır, ki duyunu umumiye ve kapitülasyonlarla başlayan ve bugüne kadar da süren, zaman zaman tepen belirtilerle meydandadır.'' dedi.
Düyunu Umumiye İdaresinin bir başka önemli sömürü konusu, şarapçılık idi, çünkü şarapçılık faaliyetinin yürü tülmesine alkollü içkiler vergisi giriyordu. Bu vergiye göre, şarapçılık, aşarın ve arazi vergisinin yanında özel bir vergiye, "resmi miri"ye tabi idi ; bu vergi, üretilen tüm şarabın değeri üzerinde %15 oranında bir tutara eşitti. Vergi, Düyunu Umumiye İdaresi tarafından toplanıyordu. İdare, gerek yerli, gerek ithal edi l en alkolden, okkada 9,6 kuruşluk bir vergi topluyordu. Vergi ya mevcut alkol miktarı üzerinden hemen, ya da satış için piyasaya sürülen miktar üzerinden giderek toplanıyordu, üstelik ·depoların anahtarları Düyunu Umumiye Idaresinin temsilcilerinin elinde bulunuyordu. İdarenin öşür olarak ipekten al dığı ve kozanın değeri üzerinden %12,5 oranında tahakkuk ettirilen aşar da daha az soyguncu bir karakter taşımıyor du. Bazı illerde bu aşar (öşür) iltizama verilmek suretiyle tahsil ediliyordu.
Düyunu Umumiye İdaresinin temel gelir kalemleri, doğrudan topladığı gelirlerdi. Tütün ve tuz tekeli, pul resmi, alkollü içkiler vergisi, ipek öşrü ve balık vergisi bu gelirlerdendi.