"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Atatürk'ün Kütüphanecisi Nuri Ulusu'nun Mustafa Kemal ile olan çok kıymetli anılarına bu kitapla birlikte biz de tanıklık edeceğiz.
(Asıl adı Nurettin Ulusu'dur fakat çevresi ona Nuri adıyla hitap etmiştir.)
'Allah'ım benim canımı ya 29 Ekim'de ya da 10 Kasım'da al' diyerek dua eden Ata'mızın kıymetli
“Oğlumu içime gömdüm”
Asker kapıya dayandığında karım Fatma’ya “Ali Ekber’e söyle mutfağın camından kaçsın. Ben askerleri oylarım.” dedim.
Yirmi iki yaşındaydı Ali Ekber, gözümün nuruydu. Öyle çalışkan bir çocuktu ki ilkokulu pekiyiyle ortaokul ve liseyi de birincilikle bitirdi. Üniversiteyi kazandığında annesine “Avukat olacağım” dedi.
“Sahi mi? Ben öyle hatırlıyorum... Nihat'la Profesör Hikmet'e anlattım. O
zaman sen yok muydun? Neyse, fakat
kaynını hapisten kurtarmak için
vezneden iki yüz lira aldığını, bunu
yerine koyamadığı için defterlerde kalem oynatıp işi idareye çalıştığını
herhalde söylemiştim. Aylardan beri
hep tereddüt içindeydi.
Büyüteç.
Kaynı mahkûm olsa,
Günk, hafta sonları bize gelmiyor. “La lune es o es” şarkılarıyla dans etmiyor. O hafta sonlarını da Dostoyevski, Turgenyev, ya da Çehov’un dünyasında geçirmeyi yeğliyor.
"...kolay mıdır Arnavutça?"
"Kolaydır elbetta,"
"Bize de öğretsene, ne olur!..."
"Sözcüklerin ilk sesli harflerini olduğu gibi bırakacaksınız. Sonra gelenleri değiştireceksiniz, İ'leri 1, e'leri ag a'ları o yapacaksınız. Tabii ö yapmanız da gerekebilir. Bazan kurala uyulmadığı da olur."
Annem,
"Neler saçmalıyorsun!" diye çıkıştı babama,
Anneme aldırmadık.
"Hadi Arnavutça konuşalım," dedik babama.
"Olor.
"Önce sen başla ama."
"Ekmök yer misın?"
"“Yemöm.”
“Aferın. Pöki ne yersın?”
“Tatli yerım.”
“Çok güzal.”
Bayramda Eskişehir'deydim. Akrabalarımızla bayramlaşmak üzere eski mahalleye, Kurtuluş Mahallesi'ne gittik, çocukluğumu yaşadığım yere. 19 Mayıs Ortaokulu'ndan bir sınıf arkadaşımla karşılaştım. Birkaç öğretmeni, bazı arkadaşları ve anıları hatırladık birlikte. Sonra Gül öğretmeni hatırlattı arkadaşım, benim hiç unutmadığım Fransızca öğretmenimizi
Efendim Zümrüt Ayna kitabı 99 senesinin yazılarından oluşan bir kitapmış. Kolaya kaçmışlar. Ama kitap şöyle başlamış; Ahmet Necdet Sezer Bey’den bahsetmiş. Eski Cumhurbaşkanlarımızdan.
Sezer üniversite nedir, nasıl yönetilir konusunda hiçbir fikri olmayan bir adamdı. Entelektüel bir tarafı bulunmayan bir adamdı, diyerek yani sözüm ona biraz
Kitap dinlemek ve okumak aynı etkiyi olusturur mu?
Bu güne kadar hep okumanın yerini hiçbir şeyin tutmayacağına inanlardandım. Hatta o kadar klasik bir insanımki e-kitaplara dahi karşıyımdır. Ancak pandemiye kadar kusursuz bir şekilde ilerleyen kitap okuma düzenim herkesde olduğu gibi bendede bozuldu.
Eskiden yılda 50 roman hedefini tamamlar
MARTİN EDEN ÜZERİNE
Hayatın içinden, realist konjonktürden gelen eserlere bayılıyorum Martin Eden kitabımız tam da bu minvalde bir eser. İnsanın doğasını apaçık ortaya koyan, teoride kulağa hoş gelen ama pratikte maalesef ki karşılığı olmayan zırvalardan uzak bir eser daha... Öteki ben Dostoyevskiciğimin Suç ve Ceza adlı eserinde dediği gibi