Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
20. Bölüm
“Sahi mi? Ben öyle hatırlıyorum... Nihat'la Profesör Hikmet'e anlattım. O zaman sen yok muydun? Neyse, fakat kaynını hapisten kurtarmak için vezneden iki yüz lira aldığını, bunu yerine koyamadığı için defterlerde kalem oynatıp işi idareye çalıştığını herhalde söylemiştim. Aylardan beri hep tereddüt içindeydi. Büyüteç. Kaynı mahkûm olsa,
Sayfa 183 - 184 - 185 - 186Kitabı okudu
Arnavut aksanının Türkçe ile imtihanı
"...kolay mıdır Arnavutça?" "Kolaydır elbetta," "Bize de öğretsene, ne olur!..." "Sözcüklerin ilk sesli harflerini olduğu gibi bırakacaksınız. Sonra gelenleri değiştireceksiniz, İ'leri 1, e'leri ag a'ları o yapacaksınız. Tabii ö yapmanız da gerekebilir. Bazan kurala uyulmadığı da olur." Annem, "Neler saçmalıyorsun!" diye çıkıştı babama, Anneme aldırmadık. "Hadi Arnavutça konuşalım," dedik babama. "Olor. "Önce sen başla ama." "Ekmök yer misın?" "“Yemöm.” “Aferın. Pöki ne yersın?” “Tatli yerım.” “Çok güzal.”
ArnavutlarKitabı okudu
Reklam
2.5 METREKARE HÜCRE, 3 DEV-GENÇLİ, BİR DE BEN Röportaj : Yurdagül Erkoca, MAG NTV Magazin, Sayı: 1 3 , Eylül 2000 Muhsin Yazıcıoğlu ile 12 Eylül günleri NTV: Muhsin Yazıcıoğlu 12 Eylül öncesinde Ülkü Ocakları başkanıydı. Türkiye'de 'komünizme karşı mücadelenin' sokaktaki sivil gücü olarak bilinen MHP'nin gençlik örgütü Ülkü Ocaklarının
Okuması Biraz Sabır Gerektiren Kaside(Yokluk Üzerine)
KASİDE-İ ADEM (YOKLUK KASİDESİ) Can verir âdeme endişe-i sahbâ-yı adem Cevher-i can mı aceb cevher-i minâ-yı adem Yokluk kadehinin düşüncesi insana can verir. Acaba yokluk şarabının özü canın cevheri midir? Çeşm-i im'ân ile baktıkça vücûd-i ademe Sahn-ı cennet görünür âdeme sahrâ-yı adem Yokluğun vücuduna tetkik (inceleyici) edici
RAMAZAN: BİR RİCAT
Ramazan ayı ve oruç çok güzel kaleme alınmıştı.. ...Ezanı işiten artık candır. Can, kulağını açmış, kaybettiği bütün sesleri derlemek için harekete geçiyor. . . On bir ay boyunca, her meseleyi çözdük, her işin altından kalktık, o işi kopardık, peki aferin bize. Bir isim yaptık, görevi tamamladık, projeyi bitirdik; anlaşıldı, tebrikler. Ama artık, yemeyip içmeyerek, bir şey yaparak değil yapmayarak, gönüllü bir eylemsizlik sınırında durarak, "Ben" i zayıflamanın vakti geldi. Başarılı olmanın sırası değil. Parlak ve zeki, atak ve cevval olmanın yeri değil. Şimdi süngüyü düşürmenin, "ben" e kendisine dair bir tereddüt aşılamanın, "ben" in hayatında bir sektenin vakti. Yaptığını üstüne almamanın, Büyük yapıcı'yı sezmenin, bütün fiilleri dolduran kudretin sahibini selamlamanın vakti.
Sayfa 110
“Oğlumu içime gömdüm” Asker kapıya dayandığında karım Fatma’ya “Ali Ekber’e söyle mutfağın camından kaçsın. Ben askerleri oylarım.” dedim. Yirmi iki yaşındaydı Ali Ekber, gözümün nuruydu. Öyle çalışkan bir çocuktu ki ilkokulu pekiyiyle ortaokul ve liseyi de birincilikle bitirdi. Üniversiteyi kazandığında annesine “Avukat olacağım” dedi.
Reklam
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
51 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.