Memleketim adına çok üzgünüm! Cennetimiz elimizden gidiyor, bizler aciz bir şekilde duadan başka sığınacak bir mercimiz, sırtımızı dayayacak bir makamın olmadığını bir kez daha görüyoruz. Allahım, nasıl Ebrehe'nin ordusuna karşı Kâbe'yi korumak için Ebabil Kuşları’nı gönderdiysen, bir kez daha sana sığınıyoruz. Senin rahmetin sonsuzdur. Rahmet damlalarını ülkemizden esirgeme, göndereceğin yağmurlarla ülkemize, hassaten yangınların olduğu yerlere ferahlık ve kurtuluş ver. Bizim günahlarımız nedeniyle diğer canlıların canlarına zeval verme, Amin!
Hiç söylenmemiş sözler söylemeli..
El değmemiş,duru sözler sevdiğim için..
Sevdiğim..
Şehir giysilerini kıskanır
Ve bu yüzden bürünür geceye
Güneş gözlerinden beslenir
Ve saçlarını kollar görmek için...
Ümidinizi kesmeyin..
Hatırlarsanız ayetlerde Kabe'yi yıkmak için gelen Ebrehe eve onun uçsuz bucaksız orduları karşısında bir avuç Kabe halkı dağlara çekilmiş ve "Bizim işimiz Allah'a kaldı, Allah'ım sana sığınırız" demişlerdi.
Akabinde Ebrehe ve ordusunun başına gelenler ortadadır...
Belki oradaki Ebabil kuşları bir metafordur ya da gerçektir bunu bilemeyiz..
Ama Fil suresinde sabittir ki, hangi vesile ile olursa olsun onların başına gelenler ortadadır...
"Allah onları yenilip ezilmiş ekine çevirdi" Fil Suresi-5
Şimdi Fil suresinde ki Kabe gibi yine burada Müslümanlar için çok önemli hatta, kendisinin Miraç hadisesinin gerçekleştiği, Peygamber efendimizin ve Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs söz konusu...
"Biz, Kitap'ta İsrailoğullarına:
'Sizler, yeryüzünde iki defa bozgunculuk ve fesat çıkaracaksınız, azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız' diye bildirdik.
Nitekim bozgunculuk ve büyüklenmenizin karşılığını görme vakti geldiğinde, kullarımız içinde çok güçlü kuvvetli orduları üzerinize musallat edeceğiz.
Onlar, ülkenizi baştanbaşa çiğneyip, evlerinizin içlerine varıncaya kadar her tarafı didik didik aradılar..
Nitekim bu yerine getirilmesi gereken bir vaat idi.."
~İsra Suresi 4/5~
Merhaba sevgili okurlar,
İhsan Oktay Anar'ın okuduğum ikinci kitabı. İlki Suskunlar'dı. Her iki kitabı da beğenerek okudum ancak, Anar okuyanlar bilir, biraz zorlandım. İhsan Oktay Anar, eserlerinde Osmanlıca kelimeleri çok fazla kullanıyor. Tek bir sayfada en az 10 defa internete bakıyor ve her bir cümleyi tekrar tekrar okuyordum. Bu durum biraz
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
- "Peki, sizin aradığınız bu sekizinci cisim ne?"
Ebrehe bu soruyu işitince duraksadı. Sanki bir sırrı verip vermemekte tereddüt ediyordu. Neden sonra gülümsedi ve fısıltıyla,
- "Yaratılmamış olan" dedi, "Biz yaratılmamış olanı arıyoruz".
Nurullah Genç
Uyan Artık Yiğidim
Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır
Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır
Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır
Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır
Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı
Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az