Bizim köyde bağları kırağı çaldı mı, rahip efendi Tanrı'nın insanlara kızdığını, aynı afetin yamyamların bağlarına da düştüğünü ileri sürer. İç savaşlarımız karşısında da herkes; Dünya bozuldu, kıyamet günü yaklaştı diye vahlanır. Oysaki dünyada daha ne kötü şeyler oldu. Hem sonra kimbilir biz bu haldeyken dünyanın kaç yeri gül gülistandır. Başına dolu yağan, dünyanın dört bucağını fırtına içinde sanır.
EY GÜZEL KIRIM !
. Bugün 18 Mayıs 1944 tarihinde Sovyetler Birliği’nin şefi Stalin emriyle gerçekleştirilen Kırım Türklüğü’nün sürgün ve soy kırımının 76. Yıl dönümü. Aynı zamanda Kırım milli meclisi tarafından Uluslararası 18 Mayıs Matem Günü olarak anılmaktadır. Kısa Tarihçe: Kırım Türklerinin Sovyetler Birliği tarafından sürüldüğü ve nüfusunun
Reklam
Nasıl bu noktaya gelmişti dünya? "Anlayamıyorum," diye bağırdı, "anlayamıyorum."
Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı. Oysa Uzun ihsan Efendi, Dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi.
Sayfa 90 - IletişimKitabı okudu
"Farzımuhal, “Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan ve geçiş dönemi boyunca ve Cumhuriyet ilan edildikten sonra Abdülmecid Efendi İstanbul’da soğukkanlı biçimde otursaydı, hiç gösteri yapmasaydı hilafet kalır mıydı?" diye soralım. Gerçi kendisinin Ankara hareketine sempatisi olduğu biliniyordu, ama hilafet bir gün yine lağvedilirdi, lâkin daha sonra olurdu ve muhtemelen Osmanlı hanedanı da bu kadar sıkıntılı bir şekilde dışarılara çıkmazdı. Sürgün, bu olay yüzünden çok ani olmuş ve hanedan üyeleri çok mağdur olmuşlardır. Kanun çok sert çıkmış, uygulamada bazı aksaklıklar olmuş, hiç istenmeyen sonuçlar yaşanmıştır. Bütün bunlar olmazdı ve muhtemelen daha yumuşak bir geçiş olabilirdi. Bununla beraber hilafetin ilgası mukadderdi ve Osmanlı hanedanının sürgünü Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki taht ve taçların yıkımı içinde en acımasız olan değildir, hatta ölçülü bir yol izlemiştir."
Sayfa 194Kitabı okudu
284 syf.
·
Puan vermedi
Zülfü Livaneli'nin 2006 yılında yayımlanan bu kitabının, ilk sayfalarından itibaren, belki hiç hissetmediğiniz hatta belki de görmediğiniz boğazın nemli havası yüzünüze vurmaya başlar. Osmanlı'dan kalma boğazın inci dizisinden bir tanesinde başlar olaylar. Tıpkı yalı gibi sahibi de Osmanlı'dan kalma bir hanımefendidir: Leyla. Leyla'nın
Leyla'nın Evi
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201750 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.