Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yarım Hikayeler
Günün sessiz vaktiydi. Ardından günler, sessizliğe bürünmeye devam edecekti. Hikaye bu sefer bilinmedik bir yerde kesiliyordu. Araya hiçleşmiş cümleler karışıyordu. Zaman hangi mevsimde durmuştu ki... Neden son durak gibi boş kalıyordu içimizdeki yollar... Varoluşumuz niye amansızca donakalmıştı. Ve mısralarım şu cümleler kadar ahmakça birşeyler
140 syf.
·
Puan vermedi
Ölü Zaman Gezginleri öykülerden oluşuyor. Bazı öykülerde zaman, mekân, gerçeklik belirsiz, olayların akışında kopukluklar var. Av, Sümbüller Sen Kokar iç içe geçen öykülerden oluşmuş. Anlatımı zenginleştiren şiirsel bir dil, uzun cümleler ve imgeler ön plânda ve Toptaş kitaplarının en önemli unsuru. Yazarın aşağıdaki açıklamasını okuduğumda bu
Ölü Zaman Gezginleri
Ölü Zaman GezginleriHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20193,216 okunma
Reklam
Anlatılmayanlar her zaman daha çok ilgisini çekerdi. Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizde binlerce kez elekten geçirip üstesinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyordu.
Keşke diye başlayan cümleler kurmaya başladıkça hep yanlış yönlere yanlış yönlere saptığımı, diğer yolu tercih etsem şimdi daha iyi durumda olacağımı sanıyorum. Belki aslında tek bir yol vardır. Ne dersin?... Diğer yollar bizi teselli etmek, yanlış bir hesaplama yüzünden bu halde olduğumuza inandırmak içindir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Beyin boş olunca; kelimeler, cümleler füze hızıyla çıkar ağızdan. Çarpacak bir yer yoktur çünkü beyinde. Beyin dolu olunca; yavaş ve geç çıkar kelimeler ağızdan. Çünkü bir fikir çıkana kadar diğer fikirlerle çarpışır, beynin tüm kıvrımlarında yoğrulur, eksilen eksilir, artan artar ve sonunda bir şekil alarak çıkar ağızdan.
Anlatılmayanlar her zaman daha çok ilgisini çekerdi. Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizde binlerce kez elekten geçirip üstesinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyordu.
Reklam
Yokuş
Harfler dışarıda kısa sürede kaybolup giderken kelimeler için asıl iş şimdi başlıyordu. Sokaklarda hiçbir cümlenin öğesi olmadan başıboş dolanan kelimeler, ilk anda şanslılarsa yoldan geçen bir yazara ilham olarak gidiyor; değillerse de yeni küfür arayışında olan birinin yarattığı küfre dâhil olup istemedikleri anlamlara bürünüyorlardı. Hatta Beyaz Saçlı İnsan bile onlarla başa çıkamadığı için yanlarına sinsice yaklaşıp güzel bir cümle kurma vaadiyle kandırıyor, sonra da en iğrenç cümlelerin içinde kullanarak morallerini iyice bitiriyordu. Bu kelimelerden bir de noktalama işaretleriyle beraber olanlar vardı ve bu durum onların kaderini derinden etkiliyordu. Zira yeni bir cümleye girmek için yanlarındaki noktalama işaretini de dâhil etmek zorundaydılar. Bu da yeni cümlelere dâhil olmalarını oldukça zorlaştırıyordu. Genellikle bütün cümlelerden ret cevabı alıyor, ardından da insandan olabildiğince uzak yerlere doğru yola koyuluyorlardı. Gittikleri yerde de birbirlerine eklenip çıkarak dünyanın en güzel cümlelerini oluşturuyorlardı. Sonra da yakınlaşmak isteyen cümleler bir araya gelerek paragraf halini alıyor, paragraflarının güzelliği karşısında da onları bir insanın okuyamamasını düşünerek kendi aralarında eğleniyorlardı. Üstelik isteyen kelimeler bu cümlelerden kendi iradesiyle çıkıp gidebiliyordu da. Kendinden bir kelime eksilen cümle anlamından asla bir şey yitirmiyor, diğerleri bu açığı hemen kapatıyordu. Ancak hiçbiri bu cümlelerden kolay kolay çıkmıyordu. İsteyen kelime, sadece bir süreliğine dinlenmek için çıkıyor; anlamını güçlendirdikten sonra yine aynı cümleye geri dönüyordu.
Her bayram maziye demir atar gönül gemisi, dem bu dem ki eksilen dostlar yâd edilir. Nefeslere, ömrün bir yerlerinde gizlenmiş o demleri hatırlatan cümleler eklenir. Sen yine de ümit et, hep inan, çok sev, çoğu kez affet, itinayla iyileştir, pek kırılma, hiç kırma, elinden geldiğince sabret ve unutma: Bu bayram en keyifli bayramın olsun, bir sonraki bayrama kim öle kim kala.
Sayfa 3 - Kudret Ayşe Yılmaz
Bazı cümleler bazı kelimeler...
Bir kadın seni seviyorsa sana aittir. Mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının... onu kaldırtma! Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur... senin adınla başlayan dualar... ve biten senin adınla... onu susturma! Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez... yalnız genç adam, kadınlar vazgeçtikleri adamlara da acımayı
Yokuş
Harfler dışarıda kısa sürede kaybolup giderken kelimeler için asıl iş şimdi başlıyordu. Sokaklarda hiçbir cümlenin öğesi olmadan başıboş dolanan kelimeler, ilk anda şanslılarsa yoldan geçen bir yazara ilham olarak gidiyor; değillerse de yeni küfür arayışında olan birinin yarattığı küfre dâhil olup istemedikleri anlamlara bürünüyorlardı. Hatta Beyaz Saçlı İnsan bile onlarla başa çıkamadığı için yanlarına sinsice yaklaşıp güzel bir cümle kurma vaadiyle kandırıyor, sonra da en iğrenç cümlelerin içinde kullanarak morallerini iyice bitiriyordu. Bu kelimelerden bir de noktalama işaretleriyle beraber olanlar vardı ve bu durum onların kaderini derinden etkiliyordu. Zira yeni bir cümleye girmek için yanlarındaki noktalama işaretini de dâhil etmek zorundaydılar. Bu da yeni cümlelere dâhil olmalarını oldukça zorlaştırıyordu. Genellikle bütün cümlelerden ret cevabı alıyor, ardından da insandan olabildiğince uzak yerlere doğru yola koyuluyorlardı. Gittikleri yerde de birbirlerine eklenip çıkarak dünyanın en güzel cümlelerini oluşturuyorlardı. Sonra da yakınlaşmak isteyen cümleler bir araya gelerek paragraf halini alıyor, paragraflarının güzelliği karşısında da onları bir insanın okuyamamasını düşünerek kendi aralarında eğleniyorlardı. Üstelik isteyen kelimeler bu cümlelerden kendi iradesiyle çıkıp gidebiliyordu da. Kendinden bir kelime eksilen cümle anlamından asla bir şey yitirmiyor, diğerleri bu açığı hemen kapatıyordu. Ancak hiçbiri bu cümlelerden kolay kolay çıkmıyordu. İsteyen kelime, sadece bir süreliğine dinlenmek için çıkıyor; anlamını güçlendirdikten sonra yine aynı cümleye geri dönüyordu.
Reklam
Aylın Altun
Hayat bir mektuba başlamakla bitirmenin arasında kurduğun cümleler aslında. Mektuba nasıl baslarsan öyle bitiremiyorsun. Eksilen cümlelerin oluyor ya da hah simdi aklıma geldi dediğin sona doğru söylediğin satırlar. Hayat sıradan bir mektup değil, yırtılıp yenisi yazılamaz. Hayat tam da savaşın ortasında yazılan bir mektup, yırtılamaz, yenisi yazilamaz, mürekkebin bittiginde hoscakal bile diyemeyebilirsin. O yüzden ne yazacağını yani ne yaşayacağını iyi seçmek zorundasın. Kotu şeyler bile yaşasan kalemin umut yazsın, elinde hep bir çiçek olsun. Hayatı ve gülmeyi sev.
Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizde binlerce kez elekten geçirip süresinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyordu.
A7 KİTAP YAYINCILIKKitabı okudu
208 syf.
10/10 puan verdi
eksilen.
"Yoksa anlam yüklemeye çalıştığımız hayat, bir bakmışsın tekme atınca havalanan bir kutuya dönüşmüş. Oysa biz onu hep dolu sanıyorduk. İçine acılarımızı, sıkıntılarımızı, gözyaşlarımızı tepmiştik." Hayatın içinde, günlük telaşların ortasında yazılmış gibi bizden, bizi bilen, ruhumuzu hisseden bir kalemden çıkan cümleler. İlk kitabı olmasına rağmen oldukça akıcı bir dil ve özenle seçilmiş kelimelerle okuruna kendini çok iyi anlatan bir yazar. Cümleler arasında öyle bir uyum var ki okurken yaşatıyor. Kitabı yazmışçasına yaşayarak, karakterle aynı hisleri taşıyarak okuduğum bir kitap oldu. Birbirine zıt görüşlerde iki kardeş. Kendinden emin, sarsılmaz inançlara sahip bir avukat ve onun yıllardır inandığı tüm değerleri alaşağı eden, inançlarını sorgulatan bir yazar. Yeni çıkardığı kitabıyla sadece kardeşine değil tüm insanlığa inançlarını, değerlerini sorgulatıyor. Tahmin edilebilir gibi göründüğü noktada bambaşka bir hikayeye dönüşüyor. Karakterin duygu durumuyla okuru sarsan ve yepyeni bir ruh haline adapte eden bir yapısı var. Okurken es verip "Doğru olan ne, bunu kim belirliyor, bir şeyi neden doğru olarak atfediyoruz?" sorularını uzunca düşündüren bir kitap olmuş. Yazarın cümleleri yer yer bir ok gibi okurun zihnine saplanıyor. Cümlelerin birbiriyle uyumu, derin anlamları, sürükleyici bir olay örgüsü ile damakta doyumsuz bir tat bırakıyor. "Olmak ya da olmamak" gibi okunduğu an yazarın kim olduğunu hatırlatacak kadar vurucu cümleler saklı sayfalarda. Cümlelerin altını çizerek okuyanlar kalemlerini hazırlasın. Keyifli okumalar dilerim.
Eksilen
EksilenBurak Varol · A7 Kitap · 202287 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
Yazarın ilk kitabı olduğunu bilmesem, asla bir yazarın kaleme aldığı ilk eseri olduğuna inanmam! Kurduğu cümleler, hikayenin kurgusu ve altı çizilecek bolca etkileyici alıntı olması ilk kitabı olduğuna inanmakta zorluyor beni. Emek harcanmış ve belli bir birikimle kaleme alınmış eser olduğu kitabın sonuna kadar hissediliyor okuyucuya kendini. Hem okuru merakta bırakan hem de kendini sorgulatan bir kurgusu var. Belli kısımlarda “acaba arka sayfada ne oluyor?” Diye hızlıca okuma merakında buluyorsunuz kendinizi. Taşıdığınız kimliğin ve verdiğiniz izlenimin bazen sadece koca bir yanılgıdan ibaret olabileceği gerçeği… Eskilen hayatınızı tamamlamaya çalışırken anlık yapılan seçimlerle daha da eksilebileceği! Ve insanın bazen kendini asla dediği şeyleri yaparken, asla bürünmem dediği karaktere bürünürken gördüğü büyük sözlerin söylenmemesi gereken hayatlar… Okurken tadı damağımda ve kafamda deli sorular kaldı! Kendime “acaba devam kitabı gelir mi?” diye sormadan edemedim. Okumanızı tavsiye ederim. Kalemine sağlık
Burak Varol
Burak Varol
Eksilen
EksilenBurak Varol · A7 Kitap · 202287 okunma
"Söylediklerimiz bizi ele vermeyen, fazla düşünmeye gerek görmediğimiz cümleler. Oysa içimizde binlerce kez elekten geçirip üstesinden gelemediğimiz, her seferinde bizi mağlubiyete uğratan meseleler yer kaplıyordu."
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.