Birtakım zikir ve dualarla, öfkeleri yutma ve insanları affetme, ibadetlerde huşuyu ve takvayı yakalama imkanı vardır ki Müslüman bunları ihmal etmemelidir. "La havle vela kuvvete illa billahil aliyy'il-azîm..."
"el-hamdu lillâhi rabbi'l âlemin" gibi... Özellikle hamd etmek, kulluk şuurunu canlı tutar; şikâyet etmeyi bıraktırır ve sabırlı olmayı öğretir.
Rütbe bakımından Allah en yüksektir. Kainatın en üstündedir fakat bu üstünlük maddi bakımdan değildir, aşağının zıttı olan yükseklikte değildir. O insana şah damarından daha yakındır yükseklikte ona mahsustur.
Sultanlık mertebesi ilahi isimlerle eşyayı birçok münasebet ilişkisi içerisinde birleştiren bir berzahtır. Sultanın ilahi isim lerden el-Kadir hükmünün taşıyıcısı olduğu için iktidar sahibi olması, el-Hakim isminin tecellisi olduğu için hüküm sahibi olması, el-Aliyy ismiyle zuhur ettiği için yücelik mertebesinde bulunması vs. gibi ontik kapsayıcılık ve önceliği sebebiyle sultanlık, bu münasebetlerin gerçekleştiği bütün alanlar da zuhur eder.
Bil ki Allah Teâlâ el-Latif, el-Habir, el-Aliyy, el-Kadir, el-Hakim ve el-Alim'dir, hiçbir şey O'nun benzeri değildir, O işitendir, görendir. Allah Teâlâ varlıkları yarattığı ve hem yaratmanın hem emrin kendisine ait olduğunu bildirdiği vakit (âlemlerin rabbi olan Allah yücedir) sebepleri koymuş ve onları birer perde kılmıştır. Bu sebepler, onların perde olduğunu bilen kimseleri Hakk'a ulaştırır, ama onları rab edinen kimseleri de Hak'tan alıkoyar. Sebepler, verdikleri haberlerde, kendilerinin ardında Allah Teâlâ'nın bulunduğunu bildirir. Yine bu sebeplerin yaratıcısı ile bitişik olmadığını da bildirir. Çünkü sanat, sanarkârı bilmez. Ayrıca bu sebepler kendilerini rızıklandırandan ayrı da değildir, çünkü zarar ve faydalarını ondan alırlar. Böylece Allah Teâlâ ruhları ve melekleri yaratmış, gökleri kubbe üzerine kubbe olacak şekilde yükseltmiş, felekleri çevirmiş, yeryüzünü düzlemiş ve böylece yüksek ve alçak yerleri birbirinden ayırt etmiş, dünyayı âhiret için bir yol olarak tayin etmiş, bunu bildirmek üzere elçilerini ardı ardına göndermiştir.
Pek yüce.
‐ Allah tevazu edeni yükseltir, kendini büyük görüp kibirleneni ise alçaltır, buyurmuşlardır.
ALÇAK GÖNÜLLÜLÜĞÜ DOLAYISIYLA, ALLAH'IN ŞEREFİNİ YÜKSELTMEDİĞI KIMSE YOKTUR.
O’nun birinci ismi, isimler sultânıdır;
Her ânın, her mekânın, her cânın cânânıdır.
Kur’ân’da ilk âyetin, başlangıç kelâmıdır,
Her zerre “ALLAH” diye, O’nu söyler durmadan..
Vârettiği herşeyi, ayırdetmeden gören,
Her şeye adâletle, hayır ve rahmet veren,
Her mahlûkâ acıyan, ve çâreler gönderen,
Sonsuz merhametiyle, âleme RAHMÂN dır
Allâh Azze ve Celle'nin el-Aliyy, el Alâ ve el-Muteal isimleri uluvv sıfatına delâlet etmektedir. Bu bazen fevkiyyet ile bazen de istivâ ile anlatılmıştır:
"O, (Allah ki) Aliyy'dir (zâtıyla yüksek olandır), Azim'dir (çok büyüktür)." [el-Bakara: 2/255]
"Ala (yüksek olan) Rabbinin adını tesbih et." [el-Ala:87/1]
"Onlar üstlerindeki rablerinden korkarlar."
[en-Nahl:16/50]
"Rahmân arşa istivâ etti" [Taha: 20/5]
"Gökte olanın sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin misiniz?"
[el-Mülk: 67/16]